Bugün: Mayıs 12, 2025
Mayıs 12, 2025
6 dk. okuma

Tarife savaşı bir fırsat iki tehdit getiriyor

Nurdoğan A. ERGÜN

ABD’nin başlattığı yeni ta­rife savaşlarının da etki­siyle küresel pazar ekono­misinde belirsizliğin hakim oldu­ğu bir dönem yaşanıyor. Özellikle ABD-Çin arasındaki ‘güç savaşı’ geriliminin iyice artması, Türk iş dünyası tarafından da yakından takip ediliyor.

ABD vergi uygula­malarının yüzde 10’luk dilimin­de kalan Türkiye için önümüzdeki süreç, bir fırsat olarak yorumlan­sa da olası tehditler konusunda da endişe­li bekleyiş devam edi­yor. İhracat tarafın­da Çin rekabetinin iyiden iyiye artacağı tahmin edilirken, iç pazarda Çin ürünle­ri baskının çok daha sert hissedilebilece­ği düşünülüyor. Yıllık 31 milyar doları aşan ihracatı ile Türkiye’nin önemli sektörlerin­den kimyada sanayinde de süre­cin getireceği fırsat ve tehditler konuşuluyor.

ABD’nin yeni tarifeleriyle baş­layacak sürecin getireceklerini DÜNYA’ya yorumlayan İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yö­netim Kurulu Başkanı Adil Pelis­ter, “ABD’nin yeni tarife uygula­ması ile başlayan ticaret savaşları ülkemiz açısından fırsat ve teh­ditleri beraber getiriyor. Sert ge­çeceğe benzeyen tarife savaşları­nın ne kadar bir süre daha devam edeceğini bilmiyoruz ancak uzun bir süre olacağı kesin. Bu yeni sü­reci yakından takip ediyoruz. Sü­reç ilerledikçe tabloyu biraz daha net görebileceğiz” dedi.

İç pazarda yerli üreticinin rekabet gücü düşecek

Yeni dönemin Türkiye ve kimya sektörü için fırsatlar kadar risk­ler de getirebileceğine işaret eden Pelister, “Küresel anlamda enflas­yonist bir baskı olması bekleni­yor. Küresel enflasyon önemli bir tehdit unsuru” dedi. Pelister’e gö­re, bununla birlikte Çin’in ABD’ye satamadığı arz fazlası ürünleri Türkiye’ye yönlendirmesi iç pa­zarda baskı oluşturabilir. Bu du­rumda da Türk üreticilerin yük­sek maliyetler karışında rekabet gücü azalabilir. Görünen o ki sa­dece kimyada değil birçok sektör­de yeniden Çin ürünlerinin yarat­tığı rekabetle ilgili şikayetler ar­tacak. Çünkü Çin sadece yatırım için değil, pazar olarak da Türki­ye’de sesini yükseltecek.

İhraç pazarlarında fiyat baskısı artacak

Diğer yandan Çin’in ABD’ye ih­racat yapamayacak olması, ABD vergi tarifesinde yüzde 10’luk olan en düşük dilimde yer alan Türk ürünlerine ABD pazarında fırsat doğabilir. Ayrıca, AB ve diğer ge­lişmiş pazarlarda Türkiye’ye yö­neliş artabilir, jeopolitik konum ve lojistik altyapı avantaj sağlaya­bilir. Ancak Adil Pelister bu nokta­da doğabilecek teh­ditlere dikkat çek­ti. “Çin’in alternatif pazarlarda yapacağı fiyat politikası reka­beti zorlaştırabilir.

Bununla birlikte kü­resel arz fazlası olu­şursa fiyatlar düşe­bilir, bu da karlılığı olumsuz etkiler” di­yen Pelsiter, “Çin bizim de ihracat yaptığımız diğer ülke pazarlarına yönelirse yine burada da ihracat­çılarımızın rekabet gücü üzerinde baskı oluşturur” diye devam etti. Çin’in Türk firmalarının ihracat yaptığı pazarlara ürünlerini ucuz fiyatla satmasının Türk ürünleri­ni engelleyeceğini vurgulayan Pe­lister, şunları söyledi: “Özellikle sabit duran döviz kurları maliyet­leri yukarı taşıdığı için rekabetçi­liğimiz de baskı altında. Dolayı­sıyla bizim rekabetçi fiyatları da verebilmemiz gerekir. En azından eski fiyatlarımızı korumamız çok çok önem arz ediyor.”

Rekabet için hammadde desteği gerekiyor

Kimya sektörünün güçlü üretim alt yapısı ve geniş ürün yelpazesi ile Türkiye’nin en önemli stratejik sektörlerinden biri olduğunu dile getiren Pelister, diğer yandan ise hammadde kaynaklarından zen­gin, enerji ve üretim maliyetleri bakımından avantajlı bir konum­da olan Çin’in, tüm ülkeler için önemli bir tehdit olduğuna işa­ret etti.

Kimya sektörünün ham­madde bakımından yüzde 70 ora­nında ithalata bağımlı olduğunu kaydeden ve bu oranın plastik ve mamullerinde yüzde 90’a çıktığı­nı açıklayan Pelister, “İhracatçı­larımızın rekabet gücünü artıra­bilmesi için devlet tarafından uy­gun maliyetli finansmana erişim desteği, vergi teşvikleri, enerji ve hammadde indirimleri gibi des­teklerin verilmesi büyük önem ta­şıyor” değerlendirmesini yaptı.

İhracatçı yenilenmeye hız vermek zorunda

Özellikle de yüksek faiz oranları ve enflasyonist bir ortamda sür­dürülebilir bir üretim ve ihracat yapısına ulaşmak için devlet des­teklerinin çok çok önemli oldu­ğunu söyleyen Adil Pelister, şöy­le devam etti: “Yüksek teknolojili ve katma değerli üretim yapısına geçmek, Ar-Ge çalışmalarına ve inovasyona önem vermek, pazar­lama ve tanıtım çalışmaları, mar­kalaşma hepsi birbirini tamamla­yan ve hem sektörümüzü hem de ülkemizi pazarda öne geçirecek stratejik unsurlar.

Yeşil ve dijital dönüşüm çalışmalarını yapan fir­maların rekabette öne geçeceği­ni düşünerek ihracatçılarımızın yenilenme çalışmalarına hız ver­mesi gerekiyor. İKMİB olarak fa­aliyete geçirdiğimiz yerli ve milli Kimya Teknoloji Merkezi ile ulus­lararası standartlara sahip, kim­yanın başlıca alt sektörlerine test ve belgelendirme hizmetleri su­nan, nitelikli personeliyle kuluç­ka merkezinden Ar-Ge projeleri­ne hamilik etmeye kadar uzanan kapsamlı bir kimya ekosistemi oluşturmayı amaçladık.”

“Ölçek büyütmek için destek bekliyoruz”

Ölçek ekonomisini girdi maliyetlerini azaltıpüretimde kapasiteyi artırmak yoluyla verimliliği sağlamak olarak tanımlayan Adil Pelsiter, “Ölçek ekonomisi dediğimizde akla gelen en önemli kavramlar üretim, maliyet, verimlilik, kapasite, yüksek teknoloji, Ar-Ge, uzmanlaşma, pazarlama ve satış modellemeleri. Kısaca, ölçek büyütmek için muhakkak daha düşük maliyetle daha verimli ve daha üstün nitelikli ürün üretmemiz ve ekonomiyi oluşturan bileşenlerde yani şirketlerde de daha uzmanlaşmış bir insan kaynağına sahip olmamız gerekiyor. Türkiye Kimya Ajansı’nın kurulması, ölçek ekonomisine geçebilmemiz için atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır” diye konuştu.

AB pazarında Çin tehdidi büyüyor

ABD tarifelerinin Türkiye tarafında yaratacağı risklerden biri de ihraç pazarlarında yaşanacak. Halen Türkiye’nin ana ihraç pazarı olan Avrupa’da, Çin hakimiyeti artıyor. 2024 yılında AB, Çin’e 213.3 milyar euro değerinde mal ihraç ederken 517.8 milyar euro değerinde mal ithal etti. Çin, toplam ithalatın yüzde 21.3’ünü oluşturarak AB’nin en büyük ticaret ortağı olmaya devam ederken, onu yüzde 13.7 ile ABD ve yüzde 6.8 ile İngiltere takip etti. Çin, Amerika Birleşik Devletleri (yüzde 20.6) ve İngiltere’nin (yüzde 13.2) ardından AB’nin üçüncü en büyük ihracat ortağı oldu. 2023 yılına kıyasla, 2024 yılında hem ithalat hem de ihracat sırasıyla yüzde 0.5 ve yüzde 4.5 oranında azaldı. 2014 ve 2024 yılları arasında Çin’den yapılan ithalat yüzde 101.9 oranında artarken, ihracat yüzde 47 oranında büyüdü.

Nisanda kimya ihracatı 2.6 milyar dolar oldu

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı nisan ayında yüzde 8.5 artışla 20.9 milyar dolar olurken, bu dönemde 2.6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren kimya sektörü, nisan ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör oldu. Sektörün dört aylık ihracatı ise 10 milyar doları aştı. İKMİB Başkanı Adil Pelister, “Kimya sektörünün ihracatta çatı kuruluşu İKMİB olarak, sektörümüzü desteklemeye, üretim ve ihracata devam ediyoruz. Bu zorlu dönemi tüm paydaşlarımızla güçlerimizi birleştirerek, birlik ve beraberlik içinde atlatacağımıza inanıyoruz. Bu mücadelemizde devletimizin ihracatçılarımıza vereceği yeni teşvikler de büyük önem taşıyor. Özellikle finansmana erişim bakımından yeni destekler bekliyoruz” dedi.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki

Uzay Araştarmali ve Nasa Neye Kuşuyor? İşte Sesizlioğdin Arkasenin Aci Gerçekler

Sonraki

Ortadoğu’nun kalbi Dubai’de ‘yeşil’ atacak

Son gönderi Blog

Don't Miss

ABD-Çin görüşmeleri yatırımcıyı umutlandırdı

ABD ile Çin arasında aylardır devam eden tarife restleşmeleri İsviçre'nin

ABD’den Çin ile kritik ticaret adımı: Muahede Cenevre’de duyuruldu

Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasında yürütülen ticaret görüşmelerinde önemli