Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras dün gerçekleştirilen Olağan Genel Kurulu’ndaki sunumunda kürsüye çıkarak açıklamalarda bulundu.
Ömer Aras burada yaptığı konuşmasında hukuk uygulamaları ve siyasi konular hakkında eleştirilerde bulundu. Son haftalarda politik hayatta olağanüstü olaylar yaşandığını belirten Aras, “Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor yerlerine kayyum atanıyor” açıklamasında bulundu. Aras aynı zamanda bir siyasi parti liderinin tutuklandığına dikkat çekerken birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadınının da tutuklandığını söyledi.

Aras, “Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor. Bilirkişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler gözaltına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor” ifadelerini kullandı.
Aras, şu açıklamalarda bulundu:
“Tutukluluğun istisna değil kural haline gelmesi gibi kangrenleşmiş bir sorun kanunlar değişse de çözülmüyor. Kişiyi bir gün dahi olsa özgürlüğünden mahrum edecek tutuklama ve adli kontrol kararlarının titizlikle verilmesi gerek.”
“Biri olmadan diğeri eksiktir”
Orhan Turan, daha iyi bir geleceğin, hukuka güven olmadan kurulamayacağını dile getirirken hukukun üstünlüğünü tam olarak tesis etmeden ekonomide, toplumda ve iç-dış politikada sorunların çözülemeyeceğini vurguladı.
Turan, “Toplumsal kutuplaşmanın yerini, toplumsal uyuma bırakması, siyasette yumuşama ve siyasi alanın genişlemesi, sorunlarımızın çözümünü mutlaka kolaylaştıracaktır” ifadelerini kullanırken “Bu noktada, terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkması en büyük dileğimizdir. Ancak şunu da görelim, izlenmekte olan sürecin başarısı ile, hukuk devleti ve demokratik standartların iyileştirilmesi arasında birbirini besleyen karşılıklı bir etkileşim vardır. Biri olmadan diğeri eksiktir. Hukukun üstünlüğünü tesis edersek, tüm sorunlarımızı konuşarak, ortak akılla çözebiliriz” dedi.
İlk tepki Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sosyal medya hesabından Turan’ın açıklamalarına ilişkin paylaşımda bulundu. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Tunç, hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubunun milli iradenin üzerinde olmadığını söyledi.
Tunç, yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediklerini açıklayarak yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime de karşı olduklarını vurguladı. Bakan Tunç açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Demokrasi sadece belli çevrelerin değil, topyekûn milletin ve devletin ortak emanetidir. Türkiye eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; Hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
AK Parti’li Çelik’ten yanıt
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de sosyal medya hesabı X (Twitter) üzerinden duruma ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının ülke gündemine dair açıklama yapmaları ve değerlendirmede bulunmalarının en doğal hakları olduğunu söylerken “Ancak ülke gündemine dair değerlendirme yapma hakkı ile siyaseti şekillendirme ve yargıya talimat verme girişimleri birbirinden ayrı hususlardır” ifadelerini kullandı.
“Bazı kuruluşların sicilleri sorunlu”
Değerlendirme ve şekillendirmenin arasındaki farkı oluşturanın ise demokrasiye bağlılık ve hukuka saygı olduğunu açıklayan Çelik, “Maalesef Türkiye’de bazı sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki sicilleri sorunludur; geçmişlerinde askeri vesayete ve yargı vesayetine verdikleri destek hafızalardan silinmemiştir. Ayrıca kendi geçmişlerinde alenen meşru hükümeti hedef alma ve görevden gönderme faaliyetleri manşetlerde yer bulmuştur” dedi.
Çelik, “Bu nedenlerle TÜSİAD yönetimi, bu ülkede demokrasi mücadelesi verenlerin “güven bunalımı” deyince ilk aklına gelenlerden birinin neden TÜSİAD’ın yaklaşımları olduğu ile yüzleşmelidir. TÜSİAD, demokrasi konusundaki kötü sicilini geride bırakmak için çaba göstermelidir. AK Parti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisini siyasetin üzerinde gören hiçbir girişime izin vermeyiz. Siyasetin demokratik alanını korumak için eskisinden daha kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklamaları
TÜSİAD tarafından yapılan ve gündem olan eleştirilere ilişkin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da açıklamalarda bulundu. Sosyal medya hesabından “Demokrasilerde sivil toplum örgütleri elbette ki görüş ve önerilerini, eleştirilerini ifade ederler. Ancak, mensupları arasında farklı siyasi görüşten insanların olduğu sivil toplum örgütlerinin siyasi bir parti üslubu ile açıklama yapması en hafifinden yersiz, nezaketten yoksun, yapıcı olmaktan uzak bir tutumdur” dedi.
Yılmaz “Bugün TÜSİAD toplantısında maalesef bu olumsuz dil ve yaklaşım sergilenmiştir. İş dünyamızın genelini temsil etmediğine inandığımız bu dili ve üslubu tasvip etmek mümkün değildir” ifadelerini kullanan Yılmaz “Sürekli bir şekilde topluma karamsarlık yayarak, felaket tellallığı yaparak olumlu bir gelecek inşa edilemez” dedi.
Cevdet Yılmaz açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Bir iş insanları örgütünün öncelikle katma değeri yüksek, teknolojik seviyesi gelişmiş, nitelikli istihdam üreten bir ekonomi oluşturma sürecinde kendi sorumluluklarını hatırlaması ve elini taşın altına koyması beklenir. Demokrasi ve hukuktan bahseden büyük sermaye gruplarının öncelikle kendi şirketlerinde ayrımcı uygulamaları, rekabetçi olmayan yapılanmaları, farklı fikirlere yönelik tutumları sorgulamaları ve geçmiş sicillerine yönelik özeleştiri yapmaları sosyal fayda üretir. Dünyanın ve bölgemizin zorlu bir döneminde, tarihimizin en büyük afetinin yaraları başarıyla sarılırken ve ekonomimizin temellerini sağlamlaştıran bir program kararlılıkla uygulanırken, iş dünyamızdan beklenen yapıcı öneriler ve geleceğe yönelik umut veren mesajlardır. Seçilmiş hükümetler ve bağımsız yargı üzerinde vesayet dönemi kapanmıştır. Buna heveslenmek yerine, arzu eden herkesin demokratik kurallar içinde adını koyarak şeffaf bir şekilde siyaset yapması en doğrusudur.”
Işıkhan’dan da yanıt gecikmedi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da eleştirilere ilişkin açıklamada bulundu. Işıkhan, geçmişte kalan vesayet alışkanlıklarını bugünün Türkiye’sine taşımaya çalışmanın milletimize ve ülkemize karşı yapılan büyük haksızlık ve hadsizlik olduğunu açıkladı.
Işıkhan, “Siyasete ve bağımsız yargıya “istikamet” çizilen, demokrasiye “balans ayarı” verilen dönemlerin geride kaldığını unutanlara tekrar hatırlatmak isteriz ki… Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlam iradesi ve aziz milletimizin desteğiyle birilerinin hasretini çektiği vesayet odakları artık ortadan kalkmıştır! MİLLET VAR, MİLLİ İRADE VAR!” dedi.
CHP’den TÜSİAD’a destek
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, DEVA Partisi ziyaretinin ardından Ali Babacan ile ortak basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel, burada yaptığı konuşmasında TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın yaptığı eleştirilere katıldığını belirtti.
Özel, yapılan değerlendirmelerin ‘ülkenin geleceğini düşünen’ önemli görüşler olduğunu vurgulayarak “Adaletin ve yargıçların operasyonlar aygıtlarına dönüştürülmesi ekonomik çöküşüde beraberinde getirir. Yapmış oldukları eleştirilerde haklılar. Ülkenin geleceğini düşünen değerlendirmelerdir” açıklamasında bulundu.
TÜSİAD neden tutum değiştirdi?
Dünya Gazetesi Genel Haber Koordinatörü Recep Erçin, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras’ın ses getiren açıklamalarının ardından kulisleri yokladı.
Turan ve Aras’ın mesajlarının dozu tartışma konusu olurken, son yıllarda eleştirileri daha düşük tonda dile getiren TÜSİAD’ın tutum değişikliğinin nedeni merak konusu oldu.
Erçin’in haberine göre; hem Ömer Aras’ın hem Orhan Turan’ın mesajları üyeler tarafından destekleniyor. Ancak üyelere göre söylenenler doğru ama biraz dozu yüksek.
Peki TÜSİAD yöneticileri neden dozu artırdı?
Geçen aylarda Ankara’da yapılan Yüksek İstişare Konseyi toplantısının kapalı oturumunda bazı üyelerin; yöneticileri, ülke meseleleri konusunda yeterince sert ifadelerle mesajlar vermemekle eleştirmesinin ardından, bu genel kurulda ton yükseltildi.
Ekonomi ve hukuka ilişkin mesajların sert bir dille ifade edilmesini doğru bulan üyelerden bazıları, siyasi konulara değinilmesini ise ‘bizim işimiz değil’ şeklinde eleştirdi.