Ece CEYHUN – Recep ERÇİN
Faiz indirim beklentilerini daha önce de yönettiklerini işaret eden Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, “Biz, bunun erken olduğunu düşünerek, iletişim kanallarını kullanarak erteledik, aralık ayında belli bir alan oluştuğunu değerlendirerek indirimlere başladık ama faiz indirimlerinin miktarı veya sayısı, enflasyon görünümünün gidişatına bağlı olacak. Otopilotta değiliz, enflasyon görünümünde bozulma olması durumunda her türlü seçeneği değerlendiririz” dedi.
Başkan Fatih Karahan, faiz kararı verirken mevcut verileri, öngörüleri dikkate aldıklarını, talep koşulları ve beklentiler dikkate alındığında indirim için uygun olduğunu değerlendirdiklerini, bunun için de zaten epey beklediklerini söylerken “Faiz kararlarını verirken her zaman olduğu gibi bundan sonra da enflasyon gerçekleşmelerine ve ana eğilime bakıyoruz. Bunları takip ederken de yurt içi talepte dengelenme, bunun göstergeleri, fiyatlama davranışları ve enflasyon beklentilerini yakından takip ediyoruz” diye konuştu.
Reel sektör beklentilerinin bir önceki toplantıdan bu yana 6 puan düştüğünü, hane halkı beklentilerinin de 8 puan civarında düştüğüne işaret eden Karahan, “Burada herhangi bir şekilde oto pilotta değiliz, toplantıdan toplantıya gidiyoruz, veri odaklı gidiyoruz, belli bir alanımız olduğunu değerlendiriyoruz ama ihtiyatlı bir şekilde gitmek burada oldukça önemli. Enflasyon görünümünü bozmayacak, talep koşullarında tekrar bir gevşemeye sebep olmayacak şekilde hareket edeceğiz ve görünüm bozulması durumunda her türlü seçeneği, adımların büyüklüğünü değiştirmek ya da durmakta dahil olmak üzere değerlendiririz” açıklamasını yaptı.
Yukarı yönlü revizyon
Merkez Bankası Başkanı Karahan, yılın ilk toplantısında enflasyon tahminlerini güncellediklerini de açıkladı. Karahan, 2025 sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini belirterek, “2026 yıl sonu için yüzde 12 olan enflasyon tahminimizi ise koruduk. Enflasyonun 2027 yılında yüzde 8’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları 2025 yılı için yüzde 19 ve yüzde 29, 2026 yılı için ise yüzde 6 ve yüzde 18’e karşılık gelmektedir” dedi.
Beklentileri şekillendiren dinamikler farklı
Karahan, yapılan revizyon sonrasında özellikle hane halkının beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında gelecek dönemde hafif de olsa bozulma bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine “Farklı kesimler, farklı enflasyon dinamiklerine maruz kalıyor. Burada beklentileri oluşurken de oluştururken de herkesin süreci farklı. Mesela piyasa katılımcıları daha çok gelen verilere, bunun beklentilerle ne kadar uyumlu olduğuna, uygulanan politikalara ve söylemlere bakarak ileriye yönelik bir beklenti oluşturuyor. Reel sektör, gerçekleşen enflasyona duyarlı, son rakamlar da bunu teyit ediyor. Hane halkı da gerçekleşen enflasyona duyarlı ama daha ziyade burada genel manşetten ziyade görünürlüğü yüksek kalemlerin fiyatlarına daha duyarlı. Gıda fiyatları, akaryakıt, bütçesinde yüksek yer eden kira gibi kalemlerdeki gelişmelere duyarlı ama enflasyon düşüyor, bütün kalemlerde düşüyor, bazılarında diğerlerine göre daha hızlı düşüyor, bazılarında daha yavaş düşüyor ama bu düşüş devam ettikçe beklentilere olumlu yansıyacağını düşünüyoruz. Bizim revizyonumuzun özellikle hane halkının beklentilerine pek bir etkisinin olacağını düşünmüyoruz” cevabını verdi.
Güncelleme nereden geldi?
Fatih Karahan, bu yıla ilişkin tahmin güncellemesinde para politikasının görece etki alanı dışında kalan unsurların belirleyici olduğunu kaydederek, şunları kaydetti: “Güncellemenin detaylarına baktığımızda öne çıkan unsurlardan biri TÜFE sepeti hizmet grubunun ağırlığındaki artış oldu. Bu değişiklik bir önceki tahminimizi mekanik olarak 0,8 puan yukarı çekti. 2,2 puan tahmin güncellemesinin 0,5’i gıda enflasyondaki varsayımımızdaki işlenmemiş gıda kaynaklı güncellemeden geliyor. Yönetilen ve yönlendirilen fiyatlardan kaynaklanan 1,7 puanlık güncellemenin önemli kısmında ise sağlık muayene katılım paylarının artışı etkili oldu. Bu revizyon para politikasının görece etki alanı dışındaki unsurlardan kaynaklanıyor. Bu nedenle para politikası duruşuna ilişkin herhangi bir gevşeme sinyali taşımıyor. Nitekim 2025 tahminimizdeki güncellemenin beklentiler üzerinden gelebilecek muhtemel ikincil etkilerinin parasal duruştaki sıkılıkla telafi edileceği bir görünüm altında 2026 tahminimizi değiştirmedik.”
Fatih Karahan, konuşmasında politika faizini, dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlediklerini kaydederek şu ifadeleri de kullandı: “Bu süreçte enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimi ve enflasyon beklentilerini göz önünde bulunduruyoruz. Politika kararlarımızı enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alıyoruz. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörmemiz durumunda para politikası araçlarını etkili şekilde kullanacağız. Bir kez daha altını çizmek isterim ki fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşulur. Dezenflasyon sürecinde enflasyonu belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.”
2025 yılında küresel faizler daha yavaş inecek
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, konuşmasında küresel ekonomik görünüme ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Karahan, enflasyon görünümüyle maliye ve ticaret politikalarına ilişkin belirsizliklerin artması nedeniyle merkez bankalarının yukarı yönlü risklere daha çok vurgu yaptığına dikkati çekerek, “Bu görünüm altında piyasa fiyatlamaları da hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde 2025 yılında faizlerin daha yavaş indirileceğine işaret ediyor” dedi.
Yeni kira sözleşmelerinde artış oranları daha düşük
Merkez Başkanı Fatih Karahan konuşmasında kira enflasyonuna da ayrı bir parantez açtı. Kira enflasyonunun, deprem, kentsel dönüşüm, demografik unsurlar, kira artış sınırlaması gibi nedenlerle de diğer hizmet kalemlerinden hem seviye hem de atalet açısından ayrıştığına işaret eden Karahan, son gelen verilerde yeni ve yenilenen kira sözleşmelerindeki artış oranının düştüğüne dikkat çekti. Karahan, yeni sözleşmelerdeki artış oranlarının, TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında kaldığını vurguladı. Ocak ayındaki ‘aylık’ kira enflasyonundaki dönemsel artışın ise kira sözleşme yenileme oranındaki yükselişten kaynaklandığını açıklayan Karahan, “Enflasyon beklentileri, dezenflasyon patikamızın üzerinde seyretmekle birlikte, gerilemeye devam ediyor. Manşet enflasyondaki düşüşle tüm sektörlerin beklentileri kademeli bir biçimde geriliyor. Son dönemde, tüketici ve firmaların enflasyon beklentilerindeki gerilemenin belirginleştiğini izliyoruz. Nitekim, mart ayından bu yana hanehalkı enflasyon beklentileri 20 puanın, firmaların beklentileri ise 10 puanın üzerinde bir düşüş sergiledi. Para politikasındaki kararlı duruşumuzla beklentilerdeki düzelme devam edecek” dedi.
Hedefle çelişmediği sürece rezerv biriktirmeye devam
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, rezerv güçlendirme çalışmalarının sürdüğünü ve bu konuda mesafe de kat ettiklerini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Özellikle benzer gelişmekte olan ülkelere baktığımızda rezerv yeterliliği olarak onlardan gerideyiz. Bu süreçte tabii ki altın rezervlerimizi de güçlendiriyoruz. Geçen sene ocak ayında 726 ton gibi bir altın rezervimiz vardı. Şu anda ocak ayı itibarıyla 765 tona çıkmış durumda. Ciddi bir artış söz konusu. Tabii altın fiyatlarındaki artış da rezervlerimizi olumlu etkiledi bu dönemde ama katkı veren temel faktör cevherden altın alımları oldu. Sonuçta bir yılda 20 milyar dolar gibi rezervde artışı altın sayesinde elde etmiş olduk. Bundan sonra da piyasa koşulları elverdiğince ve dezenflasyon hedefiyle çelişmediği sürece rezerv biriktirmeye devam edeceğiz. Bir miktar daha tabii ki geçen seneye göre yavaş olacak.” Karahan konuşmasında ayrıca yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin artmasının rezervlere olumlu yansıdığını da işaret ederek, “Ağustos ayından itibaren, sterilizasyon amaçlı satım yönlü swap işlemlerine başladık. 22 Mart ile 31 Ocak tarihleri arasında, brüt rezervler 42 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 130 milyar dolar iyileşti. 31 Ocak itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 166 milyar dolara, Swap hariç net rezervlerimiz, yurt içinde yaptığımız TL karşılığı döviz swapları da dahil ettiğimizde, 65 milyar dolara yükseldi” bilgisini verdi.
KKM, şirketleri önceleyecek şekilde sonlandırılacak
Politika faizindeki 5 puanlık indirimin mevduat ve kredi fiyatlamalarına bekledikleri ölçüde yansıdığını ve bileşik bazda bakıldığında mevduat ve ticari kredi faizlerinin yüzde 54, tüketici kredisi faizlerinin ise yüzde 64 civarına geldiğini aktaran Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, “Türk lirası varlıklara olan ilgi ve güven devam ediyor” dedi. Türk lirası mevduatın payı yüzde 60 seviyesine yaklaşarak tarihsel ortalamasına yakınsarken, KKM’nin payı yüzde 5 seviyesine gerilediğini ve son 12 ayda vadesi dolan KKM bakiyesinden dövize geçiş oranının yüzde 12 seviyesinde kaldığını belirtti. Karahan, KKM’nin mevcut seviyesi düşünüldüğünde, bu uygulamayı yıl içinde tüzel kişileri önceleyecek şekilde sonlandırmayı planladıklarını vurguladı.