Almanya’nın Bottrop kentinde doğan ve hız tutkusunu genlerine işleyen bu marka, arabaları bambaşka bir boyuta taşıyor. Ve tabii ki bu çılgın projenin arkasında, vizyoner mühendislerin tutkusu yatıyor.
Aileden gelen araba tutkusunun nasıl yeni bir devrin başlangıcı olduğu konusundaki bu hikâyeye büyüleneceksiniz.
At arabasından otomobillere dayanan aile hikâyesi.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra geçimini sağlamak için Willi Buschmann, at arabası aldı ve kömür satmaya başladı. Hırslarının peşinden gitti ve o dönemde gelişmeye başlayan otomobil sektörüne giriş yaptı. O, sadece Mercedes-Benz araçlarının satışında uzmanlaşmaya karar vermişti.
Oğlu Bodo ise 1970’lerin ortalarında genç bir adamdı ve otomobillere karşı inanılmaz bir sevgisi vardı. Bodo sadece Mercedes’e değil Porsche’ye de büyük bir ilgi duyuyordu. Hukuk ve işletme yönetimi okusa da kendi işini kurmak için okul hayatını sonlandırdı.
1977’de Bodo Buschmann, Alman otomobil modifiye markası olan Brabus’u kurdu.
Modifiye dediğimize bakmayın, Brabus, araçları hızlandırmakla kalmıyor, onları âdeta sanata dönüştürüyordu. Mercedes-Benz modellerini alıyor, performanslarını uç noktaya çıkarıyordu. Özellikle AMG modelleriyle yaptığı iş birlikleri sayesinde hız tutkunlarının kalbinde taht kurdu.
1985’te Brabus E-Serisi ile Guinness Dünya Rekoru Listesi’ne girdi. Aerodinamik tasarımıyla tarihe geçmişti ve diğer spor otomobil projelerinin ilk adımlarını da atmıştı.
Mobil telefonlar, VHS video ve TV ekran kurumlarının yanı sıra yüksek kaliteli bileşen seslerin öncüsü oldu. Lüks araçların arkasında yer alan elektrikli perdeler de yine Brabus tasarımları arasındaydı. Hatta büyük araçlar için masalar ve eğlence sistemleri bile tasarladı.
1996’da ise Brabus E V12 ile çıtayı zirvelere çıkardı. En hızlı yasal sokak sedanını tasarlayarak Guinness Dünya Rekoru listesinde bir kere daha yer aldı. Hareketsiz halden 100 km/s hıza 4,9 saniyede ulaşıyordu.
Peki dünyanın en hızlı SUV’u nasıl ortaya çıktı?
Brabus, bu ünvanı kazanmak için Mercedes-Benz GLE 63 S 4MATIC Coupe modeliyle işe koyuldu. Güçlü motoru, sportif tasarımı ve yüksek teknolojik iç mekânıyla bilinen bu araba, Brabus ekibiyle yeniden tasarlanarak hız makinesine dönüştürüldü.
Brabus 900 Rocket Edition adıyla sahalara çıkan araba, tam olarak 900 beygir gücü üretiyor ve 0’dan 100’e sadece 3,2 saniyede çıkıyor. 4,5 litrelik Brabus 900’un çift turbolu V8 motoru da bulunuyor.
Brabus’un bu hız tutkusu sadece motorla sınırlı değil. Karbon fiber detaylardan el işçiliği deri döşemelere kadar her şey, aracın eşsiz olmasını sağlıyor.
Arabanın iç mekânında kırmızı vurgulanıyor. Araç tamamen yeniden dekora ediliyor ve müşteri tercihlere göre uyarlanıyor. Dokunulmamış bir parça bulmak neredeyse imkânsız. Paspaslardan vitese, kapı kilidinden pedallara kadar her detay özenle tasarlanıyor. En kaliteli deri ile döşenen arabada, imzalı Rocket Red, camla uyumlu şekilde SUV’un sportif havasını da tamamlıyor.
Sonuç olarak, Brabus ve dünyanın en hızlı SUV’unun hikâyesi, hayallerin ve mühendisliğin buluştuğu bir noktada doğuyor. Eğer hız, lüks ve cesaret sizin için bir tutkuyu ifade ediyorsa, Brabus sizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Kiminiz bu aracı yollarda görmeyi hayal eder, kiminiz direksiyonunda olmayı. Ama şurası kesin: Brabus’un yarattığı bu hız mucizesi, her hâliyle büyüleyici!
Bunları da inceleyebilirsiniz: