Murat AYDIN
Kadının altın yakalı olması ataerkil yapıda karanlık zihniyetin son bulmasını sağladı mı aslına bakılırsa hayır. Ancak küçük ama kararlı atılan adımlar önünde sonunda köklü bir zihniyet değişimini getirecek. Ne gariptir ki bilhassa aile şirketleri işler yolunda giderken yönetimi erkeklere, şirket batma noktasına geldiğinde ise yönetimi kadınlara devrediyor. Ekonomi tarihi gizli kahraman kadınların kurtardığı şirketlerle dolu. Zihniyet değişiminin henüz istenilen seviyede olmadığını Dünya Bankası da doğruluyor. Kurumun ‘Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk’ adlı son raporu şu kritik sonucu ortaya koyuyor, “Küresel ekonomi kazanacaksa cinsiyet eşitliğiyle kazanabilir.” Çünkü artık erkek işi yok, liyakat ve yetenek var.
Şili’de bir kadın karanlık iş zihniyetini değiştiriyor
Kadınların yaratıcılığı, için de taşıdığı güçlü iradeyi ve tutku yu yüzyıllardır yok sayan ataerkil yapıya rağmen her dönem kendi içinde bir kahraman yaratmaya devam etti. Çok değil bundan 30 yıl öncesine kadar bazı iş kollarında kadının çalışması kesinlikle uğursuzluk sayılıyordu. Hatta bu nun için çıkarılmış yazılı kurallar bile söz konusuydu. Orta Çağ’daki cadı avı aslına bakılırsa 1990’ların başına kadar tam gaz devam ediyordu. Ancak her zor koşul, her büyük açmaz eşyanın tabiatı gereği kendi kahramanını da yaratıyor. Mayıs 1988’de Alejandra Aré valo, Şili’de bir yer altı madeni ne giren ilk kadın jeolog olmuştu. Arévalo, bunu yaparak, popüler bir efsaneye meydan okuyordu. “Bir kadının madene girme riski ni alması kötü şans getirir” meydan okumanın ta kendisiydi. Arévalo, aynı zamanda kanunu da çiğnemiş oluyor du. Arévalo’nun meydan okuması bir devrimin kıvılcımını ateşledi. 1993 yılına gelindiğinde madencilikte kadınlara yönelik kısıtlamalar kaldırıldı. 2022 itibarıyla kadınlar Şili’deki madenci lik işgücünün yüzde 15’ini temsil ediyordu; bu, 2007’den bu yana üç kat artış anlamına geliyor. Son yarım yüzyılda dünya çapında önemli ilerlemeler kaydedildi. Küresel ölçekte, kadınların yasal hakları 1970’ten bu yana ortalama üçte iki oranında iyileşti. Büyük reformlar, kadınların çalışma hayatlarının her aşamasın da, özellikle de işyerinde ve ebeveynlikte karşılaştıkları çeşitli engelleri ortadan kaldırdı. Fakat dünya bu yılki ‘Dünya Kadınlar Gününü kutlarken küresel anlamda hala büyük bir cinsiyet farkı konuşuluyor.
Aslında son veriler aradaki farkın önceden düşünülenden çok daha geniş bir bantta seyrettiği ni gösteriyor. Şiddete karşı korunma ve çocuk bakımına erişim konusundaki yasal farklılıklar göz önüne alındığında, kadınlar BM’nin sunduğu yasal haklara sahip olma oranında yüzde 77’lik oranın halen altında kalıyorlar. Bugün itibarıyla kadınlar, erkek lerin sahip olduğu yasal hakların yalnızca üçte ikisine yani yüzde 66.3’üne sahipler. Dünya Bankası’nın son ‘Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk’ adlı raporu, en zengin ülkeler bile dahil olmak üzere hiçbir ülkenin kadınlara erkeklerle aynı yasal hakları vermediğini ortaya koyuyor.
İnsan sermayesi israfı var
Kadınların sahip oldu ğu yasal haklara bakıldığında en büyük eksiklik güvenlikle ilgili. Kadınlar aile içi şiddete, cinsel tacize ve kadın cinayetlerine karşı gerekli yasal korumaların ancak üçte birinden yararlanabiliyor. Çocuk bakım hizmetlerine yetersiz erişim başka bir engel. Yalnızca 62 ekonomi (dünya ülkelerinin üçte birinden azı) çocuk bakımı hizmetlerine ilişkin kalite standartlarını oluşturmak durumda.
Üstelik cinsiyet farkı kitap larda yer alan yasaların önerdi ğinden daha geniş. Dünya Bankası’nın ‘Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk’ adlı raporu ilk kez yasal reformlardaki ilerlemeyi 190 ekonomideki kadınlar için gerçek sonuçlarla karşılaştırır ve uygulamada şaşırtıcı bir gecikme olduğunu vurguluyor. Rapor, her ne kadar kadınların erkeklerin haklarının yaklaşık üçte ikisine sahip olduğunu ima etse de ülkeler ortalama olarak tam uygulama için gereken sistemlerin yüzde 40’ından yazını oluştur muş durumda. Haklar arasındaki uçurum ise muazzam bir insan sermayesi israfını temsil ediyor.
Ücret şeffaflığı mekanizması yalnızca 35 ülkede söz konusu
Örneğin 98 ekonomi, kadınlara eşit değerde iş için eşit ücret verilmesini zorunlu kılan mevzuatı yürürlüğe koydu fakat yalnızca 35 ekonomi (her beş ekonomiden birinden azı) ücret farkını gidermek için ücret şeffaflığı önlemlerini veya uygulama mekanizmalarını benimsedi. Günümüzde her iki kadından birinin azı işgücüne katılıyor. Buna karşılık her dört erkekten üçü bunu yapıyor. Eldeki veri ise insan sermayesinin israf edildiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu açığın kapatılması önümüzdeki on yılda küresel ekonomik büyümenin iki katına çıkmasına yardımcı olabilir. Kanıtlar bu tespiti doğrular nitelikte. ‘Kadın, İş Dünyası ve Hukuk’ puanları daha yüksek olan ekonomilerde kadınların işgücüne katılım oranları daha yüksek, kadın girişimciliği daha güçlü ve kadınların siyasi kurumlara daha aktif katılımı söz konusu. Kısacası cinsiyet eşitliği hem temel bir insan hakkı hem de ekonomik kalkınmanın güçlü bir motoru.
Olumlu sonuçların farkına varılması zaman alır, ancak bunlar gerçekleşir. 2023 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Claudia Goldin’in gözlemlediği gibi 1960’larda ABD’li kadınların üst düzey işlere yükselmesi tesadüf eseri olmadı. Bu, yasal hakların yavaş ama istikrarlı bir şekilde artmasının ürünüydü. Sonuç olarak bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve yaşamın her alanında yaratım gücü olan kadınlar daha fazla saygıyı hak ediyor. Oyun alanının eşitlenmesi önemli ekonomik fırsatlar sunuyor. Goldin’in son bir sözüyle kapatalım derlemeyi, “İnsanlığın yarısı kazandığında tüm dünya kazanır.”