Kuzey Kore ile ABD ve bölgedeki müttefikleri arasındaki askeri gerginlik devam ederken, Pyongyang yönetiminden Washington’a gözdağı niteliğinde bir açıklama geldi.
Kuzey Kore Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ABD’nin kendi ana karasına yönelik tehditleri bahane ederek silahlanmayı sürdürdüğü vurgulandı. Açıklamada, “ABD ordusunun üst düzey yetkilileri, Kuzey Kore’nin kendini savunma amacıyla aldığı nükleer gücü artırma önlemlerine defalarca itiraz ederek, Kuzey Kore ile savaş ihtimalini ima eden provokatör ifadeler kullanmıştır” denildi. ABD’nin giderek artan savunma harcamalarının “hegemonya odaklı” ve “maceracı” bir askeri politikanın göstergesi olduğu ifade edildi.
“Esas hedefin kim olduğu ortada”
ABD’nin nükleer saldırı kabiliyetlerini de geliştirdiği kaydedilen açıklamada, “Tüm gerçekler, modernize edilen ABD nükleer gücünün esas hedefinin kim olduğunu ortaya koymaktadır” ifadelerine yer verildi. Kuzey Kore’nin ABD’nin nükleer silahlanma hamlesini “yakından izlediği” kaydedilerek, “Herhangi bir güvenlik istikrarsızlığıyla etkin bir şekilde başa çıkabilecek savaş caydırıcılığına sahip olmak için sürekli olarak çalışıyoruz” denildi.
ABD’nin bu yıl “Minuteman 3” kıtalararası balistik füzesinin ikinci test atışını da gerçekleştirdiği hatırlatılarak, “Dikkat çeken nokta bunun 21. yüzyılın tehditlerini caydırma ve müttefiklerini koruma amacıyla yapılan düzenli faaliyetlerin bir parçası olarak nitelendirilmiş olmasıdır. Bu, suçlu tarafın üste çıkmasına benzeyen bir durumdur” ifadeleri kullanıldı.
Kuzey Kore’den ABD’ye “gangster” benzetmesi
ABD’nin savunma politikalarının “gangsterce” olduğu vurgulanan açıklamada, “Bu aynı zamanda ABD’nin gösterişli askeri eylemlerinin ‘savunma’ ve ‘caydırıcılık’ amaçlı olduğu, Kuzey Kore’nin meşru müdafaa kapasitesini güçlendirmesinin ise ‘tehdit’ ve ‘provokasyon’ olduğu şeklindeki mantıksız düşünce biçiminin açık bir yansımasıdır” ifadeleri kullanıldı.
ABD’nin düşman ülkelerden gelen tehditlerle başa çıkma bahanesiyle askeri kabiliyetlerini artırmasının küresel güvenlik ortamını daha da istikrarsız hale getirdiği savunulan açıklamada, “ABD’nin ana karasının güvenliğini garanti altına almasının kesin yolu, askeri gücünü pervasızca artırması değil, diğer ülkelere yönelik askeri tehditlerinden ve saldırgan girişimlerinden tamamen vazgeçmesidir” denildi.
