Bugün: Mayıs 23, 2025
Mayıs 23, 2025
7 dk. okuma

Kur geçişkenliği azaldı enflasyon iddiası değişmedi

Hamide HANGÜL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TC­MB) Başkanı Dr. Fatih Karahan, 2025 yılsonu enflas­yon tahminini yüzde 24, tah­min aralığını da yüzde 19-29 seviyesinde koruduklarını açıkladı. Yılın ikinci enflas­yon raporu sunumunu düzen­lenen basın toplantısıyla açık­layan TCMB Başkanı Kara­han, “2026 yılsonu için yüzde 12 olan enflasyon tahminimizi de koruduk.

Enflasyonun 2027 yılında yüzde 8’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 se­viyesinde istikrar kazanma­sını hedefliyoruz” dedi. Fatih Karahan, 2025 tahmin aralığı­nın mekanik olarak daralması gerektiğini ancak, son dönem artan belirsizlikler nedeniyle, tahmin aralığını yüzde 19 ile 29 olarak koruduklarını belir­terek, tahmin aralığının 2026 yıl sonu için ise yüzde 6 ve 18’e karşılık geldiğine işaret etti.

‘Sıkılaşma için her zaman hazırız’

“Politika faizini, öngördüğü­müz dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirliyoruz” ifadeleri­ni kullanan Başkan Karahan, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörmemiz du­rumunda, para politikası du­ruşumuzu sıkılaştırmak için her zaman hazırız” mesajı ver­di. Piyasaların etkin işleyişi­nin sürmesi amacıyla, tüm pa­ra politikası araçlarını proaktif bir yaklaşımla ve kararlılıkla kullanmaya devam edecekleri­ni vurguladı.

Donan ürünlerin sepetteki payı yüzde 1,5

Toplantıda gazetecilerin so­rularını yanıtlayan Karahan, son dönemde enflasyon pati­kasını etkileyen birkaç önem­li gelişme olduğunu, özellikle yukarı yönlü faktörlerde mart­ta kurda yaşanan beklentinin üzerindeki artışın öne çıktığını belirtti. Karahan, “Burada be­lirleyici olacak olan geçişken­liğin ne kadar olduğu. İlk dö­nemde yaptığımız çalışmalar­da biraz daha teorik kapsamlı baktığımızda yüzde 35-40 ara­lığında olacağını, yani geçmişe göre biraz daha düşük, 2023 yaz aylarına göre daha düşük ola­cağını değerlendirmiştik. Ve­riler bunu destekler nitelikte. Yukarı yönlü etkileyen diğer bir gelişme zirai don hadisesi. Et­kilenen ürünlerin TÜFE’deki oranı yüzde 1,5 civarında. Re­koltenin ne kadar etkileneceği­ne bağlı önümüzdeki dönemde bir miktar yukarı yönlü risk söz konusu” dedi.

“Attığımız adımlarla görünüm bozulmadı”

Enflasyonun ana eği­limi konusunda, “Şu anda geçici etkiler de söz konusu. Ana eği­limin nereye gide­ceğini tam olarak görmek çok kolay değil. Talep koşul­larının dezenflas­yon sürecine kat­kı vermeye devam etmesini istiyo­ruz. Kararlarımızda önemli olan bir diğer unsur, enflasyon üzerin­deki riskler. Evet şu anda attı­ğımız adımlar sayesinde enf­lasyon görünümü bozulmadı fakat risk dengesine baktığı­mızda risklerin daha belirgin bir şekilde yukarı yönlü oldu­ğunu görüyoruz” mesajı verdi. “Risklerin dengeli olması da önümüzdeki dönemde karar­larımızda etkili olacak” diyen Karahan, “Burada tabii öne çı­kan bir diğer unsur da yurt içi yerleşiklerin portföy tercihleri olacak. Ama her zaman oldu­ğu gibi bundan sonra da politi­ka faizini, enflasyon patikası­nın, dezenflasyon patikasının gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceğiz” ifadele­rini kullandı.

“Oynaklığı düşürücü hamlelere devam edeceğiz”

Döviz kurunda 19 Mart’ta yaşanan yükselişin nedeninin ve etkilerinin sorulması üzeri­ne Karahan, 19 Mart günü yurt dışı bankaların Türk bankala­rıyla yapabilecekleri işlemleri belirlediği limitlerin çok hız­lı bir şekilde dolduğunu ve bu­nun neticesinde de döviz ku­runda kısa süreli bir yükseliş yaşandığını anımsattı. O gün döviz işlem hacminin tarihsel ortalamanın çok üstünde oldu­ğuna dikkati çeken Karahan, “10-15 sene içinde gerçekleşen en yüksek işlem hacminin bir­kaç katı miktardaydı. Biz hızlı bir şekilde adım attık. Aşırı oy­naklık gözlenen piyasa koşul­larında biz oynaklığı düşürücü hamlelere devam edeceğiz, bu, dezenflasyon süreci açısından önem taşıyor” dedi.

Riskler dengelenince haftalık repoya dönecek

Bundan sonraki likidite adımlarına ilişkin görüşleri so­rulan Karahan, “Şu anda bak­tığımızda enflasyon üzerin­deki risklerin biraz daha bariz bir şekilde yukarı yönlü oldu­ğunu görüyoruz. Bu risklerin biraz daha dengeli olduğunu değerlendirdiğimizde bura­da bir hafta vadeli repo oranı­na fonlama maliyetini çekmeyi düşünüyoruz. Likidite fazlası olduğu durumda da bunu ya­pabiliriz” diye konuştu. Son dö­nemde yaptıkları sıkılaşmanın indirim döngüsündeyken gel­diği için önceki faiz artışlarına göre etkisinin biraz daha fazla olabileceğini belirten Karahan, bunun sonucunda daha önceki projeksiyonlara göre büyüme­nin yavaşlamasının muhtemel olduğunu ve bu yavaşlamanın enflasyondaki düşüşü destek­leyeceğini söyledi.

“Hiç düzelmese de yüzde 30’a gidecek gibi”

Enflasyonun görünümünde bir bozulma olduğunu düşün­mediklerini söyleyen Karahan, “Şu anda zaten baktığımız­da ana eğilim göstergeli yüzde 30’luk bir enflasyonu ima edi­yor. Bu şu demek; beklentiler hiç düzelmese, bundan sonra talep koşulları bozulmasa şu anki haliyle zaten enflasyon yüzde 30 civarında gidecek gi­bi. Dolayısıyla şu anda ana eği­lim göstergelerini ima ettiği se­viyenin kırılacağını ve enflas­yonun aşağı seviyelere bizim tahminimizle tutarlı seviyele­re geleceğini düşünüyoruz” de­ğerlendirmesinde bulundu.

Aylık bazda verilerde çok oy­naklık olduğunu dile getiren Karahan, “Bu oynaklık oldu­ğu durumda da ana eğilimde­ki iyileşme şu anki seviyeden çok lineer ve kusursuz bir şe­kilde o seviyeye inecek değil ama yılsonunda mevsimsellik­ten arındırılmış bazda baktığı­mızda yüzde 1’in biraz üstüne oturan bir aylık enflasyon pa­tikası öngörüyoruz” ifadelerini kullandı. Karahan ayrıca, “Sene sonunda da enflasyonun bandı­mızın içinde kalacağı konusun­da son derece eminim” dedi.

“Sıkılığı değerlendirirken tek göstergeye bakılmaz”

DÜNYA Gazetesi Genel Haber Koordinatörü Recep Erçin, Enflasyon Raporu toplantısında TCMB Başkanı Karahan’a, “Vatandaş pahalılıktan, reel sektör faizden şikayet ediyor. İş dünyası; güncel enflasyon yüzde 38, yılsonu enflasyon tahmini yüzde 24 iken yüzde 60’la kredi kullanıyoruz, diyor. Bu fazla değil mi?” sorusunu yöneltti. “Tabii ki reel sektör

koşullardan dönem dönem şikayet ediyor, kur gelişmelerinden de şikayet ettiği oluyor ama bunlar dezenflasyon sürecinin devam etmesi ve sağlıklı ilerlemesi açısından oldukça önemli.

Sıkılığı değerlendirirken tek bir göstergeye bakmak doğru olmaz” diyen Başkan Karahan, “Geçmiş enflasyon oldukça yüksek olduğu için geçmiş enflasyona göre hesaplamak sağlıklı olmayabiliyor. Beklenen reel faize göre de sektörlerin beklentileri çok farklı. Hangisine göre sıkılığı hesaplayacağız. Son birkaç aylık enflasyonun yıllıklandırılmışı üzerinden değerlendirme yapılabilir. Biz hepsini değerlendiriyoruz. Bir faizin yeteri kadar sıkı olup olmadığını gösteren tek gösterge fiyat gelişmeleridir.

Fiyat gelişmeleri yeteri kadar hızlı, bizim tahminimizle, patikamızla uyumlu oluyor mu, olmuyor mu? Sıkılığın yeterli olup olmadığını belirleyen temel gelişme budur. Biz de kararlarımızı sıkılığı belirlerken, tabii ki belli hesaplar çerçevesinde yapıyoruz ama sonunda yeterli olup olmadığını değerlendirirken fiyat gelişmelerine ve bunun altında yatan makroekonomik görünüme dikkat ediyoruz” mesajları verdi.

“Ücrette karar verici değiliz”

Asgari ücret konusunda karar ya da tavsiye verici olmadıklarını vurgulayan Karahan, şunları söyledi: “Ücretler konusunda varsayımlar da özellikle yetkili mercilerin açıklaması çerçevesinde oluşuyor. Ama ücret konusunda genel olarak hep söylediğimiz şu; yüksek enflasyon ücretlerin reel olarak erimesine neden oluyor, dolayısıyla bize düşen burada temel şey enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak.” Karahan, maaş artışlarının enflasyon üzerinde tek belirleyici olmadığını aktardı.

Akçay: Selektif kredide genişleme opsiyonu var

Toplantıda söz alan TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, “Sıkılaşmanın ne kadar olduğunu ölçmeniz çok kolay bir şey değil, iki opsiyonumuz olabilir” mesajı verdi. Akçay, “Bir tanesi faizleri aşağı indirirken limitlerle pek fazla oynamamak, ikincisi ise faizleri yukarıda tutarken limitleri biraz gevşetmek. Sürekli bir krediye erişim şikayeti olduğu için belki erişimi biraz daha selektif dediğimiz seçici krediler tarafında genişleterek faizi biraz daha yukarıda tutmak ve dezenflasyonun iyice oturduğundan emin olmak yolunu seçebiliriz. Böyle opsiyonlarımız var” ifadelerini kullandı.

“Kesinlikle bir rezerv hedeflememiz yok”

Başkan Karahan, rezervler konusunda, “Kesinlikle bir rezerv hedeflememiz yok. Dolayısıyla herhangi bir rezerv seviyesini faiz indirimine bağlamak doğru değil” dedi. Karahan, 19 Mart’ta 1,5 trilyon liralık likiditeyi kısa vadeli çekmelerinin hata olup olmadığına ilişkin soruya karşılık, “O dönemde daha çok depo ihalelerini belli vadede kullanıyorduk. Para piyasasında kotasyonları ve sonra da likidite senedini şartlar değiştikten sonra yapmaya başladık. Likidite senetleri işlevini gördü. O dönem 280 milyar liraya ulaşan bir bakiye oldu. Daha sonra da bunu şu anda sıfırladık” dedi. Karahan, gelecek dönemde likidite senedinin de araçların içinde olduğunu, likidite fazlası olduğunda depo ihalelerini de kullanmayı düşündüklerini anlattı. Başkan Yardımcısı Hatice Karahan da koşullar elverdikçe rezerv biriktireceklerini söyledi.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki

Çalışma hayatında esaslı dönüşüm gerçekleşecek

Sonraki

Hazine ve Maliye Ba­kanı Mehmet Şim­şek: Türkiye birkaç yıl içinde cari fazlayı konuşacak

Son gönderi Blog

Don't Miss

Trabzon’da suya kademeli artırım yapıldı

Trabzon Büyükşehir Belediyesi TİSKİ Genel Müdürlüğü, 2025 yılı su tarifelerinde

Gevşeme nasıl olacak? TCMB Lider Yardımcısı Akçay iki opsiyon açıkladı

Merkez Bankası (TCMB) yılın ilk Enflasyon Raporu'nda yıl sonu enflasyon