Güneş DOĞDU SOYLU
Mutlu Un’un temellerinin 1952 yılında atıldığını anlatan Mutlu Un Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Göymen, o dönemde ‘Muhittin&Muharrem Göymen Kardeşler Kollektif Şirketi’ unvanıyla, günlük 15 ton kapasiteli un fabrikası ile ticari faaliyetlerinin başladığını bildirdi.
Daha sonraları 1972 yılında makarna sektörü ile devam eden üretim yolculuklarında global pazarın en büyük üreticileri arasına girdiklerine vurgu yapan Göymen, “Un sektöründeki deneyimizi daha ileriye taşımak için 2021 yılında Tekirdağ’da Mutlu Un’u faaliyete geçirdik. Günlük 600 tonluk üretim kapasitemiz yeni yaptığımız 7 milyon dolarlık yatırımla iki katına çıkartarak, bin 200 tona yükselttik” diye konuştu.
40 ülkeye ihracat yapıyor
Bugün itibarıyla 150 kişiyi istihdam eden Mutlu Un’da 40 ülkeye ihracat yapıldığı bilgisini veren Aykut Göymen, fabrikalarının son teknoloji ile donatılmış modern ve akıllı bir tesis olduğunu bildirdi. Güçlü bir laboratuvara sahip olduklarını, gıda ile temas eden tüm yüzeylerin paslanmaz çelikten yapıldığını da aktaran Göymen, şöyle devam etti: “Hem hijyen hem de sürdürülebilirlik açısından “Endüstri 4.0” teknikleriyle üretim gerçekleştiriyoruz.
Tesisimizde baklavalık, böreklik, baget, normal ekmek, özel amaçlı ve endüstriyel ürünler dahil hem ülkemizde hem de ihracatta farklı ihtiyaçlara yönelik tüm un çeşitlerini üretme kabiliyetine sahibiz. Geniş ürün yelpazemizin yanı sıra son teknoloji paketleme tekniklerine sahibiz. 1-2-5 kg küçük paketlerden 10-25-50 kg’a kadar tüm pp ve craft paketleme teknik ve olanaklarına sahibiz.”
“Sektörün en bilinen un markası olacağız”
Mutlu Un’un Türkiye’deki en modern un fabrikalarından birini sahip olduğuna işaret eden Aykut Göymen, “Mutlu Un olarak orta vadede özel ve butik ürünlerdeki un portföyümüze genişletmek istiyoruz. Uzun vadede ise sektörün en bilinen ve tercih edilen markası olmak istiyoruz”dedi.
Öte yandan, un sektörünün son 5 yılın en kötü dönemini yaşadığı yönünde görüş bildiren Ayuk Göymen, “2024 yılı hatta 2025 yılının ilk 4 ayında da ihracat rakamları çok düşük seyrediyor. Bizler 3 kuşağa sahip yönetim tecrübemiz, tesisimizin her ihtiyaca yönelik üretim kabiliyetine sahip olması, iç ve dış pazarlarda doğru bir şekilde konumlandığımız için olumsuzlukları minimize ettik” değerlendirmesini yaptı.
“Başarılı olduğumuz sektörler bize kalmalı”
Son olarak un sektörü küresel ölçekte düşünüldüğünde Türkiye’nin ihracat lideri olduğunu hatırlatan Aykut Göymen, kâr marjı düşük olan sektörün ithalat ve ihracat rejimlerindeki ani değişikliklerden çok hızlı etkilendiğine dikkat çekti. Bununla beraber Türkiye’nin buğdayda kendi iç tüketimini sağlayacak miktarda üretime sahip olduğunu sözlerine ekleyen Göymen, şunları kaydetti: “Fakat ülkemiz 4 milyon tonu bulan ihracat için üretimde kullanılan buğdayı ithal ediyor.
Mutlu Un ailesi olarak yerli üretime inanıyor ve güçlü olduğumuz sektörleri yabancılara kaptırmamız gerektiğine inanıyoruz. Temennimiz Türkiye’nin hiç ithalat yapmadan yüzde 100 yerli buğdayla ihracatını da gerçekleştirmesidir. Ülkemiz 1990’lı yıllarda buğday ithalatçısı olan Rusya’yı örnek alıp tıpkı onlar gibi dünyanın en büyük buğday ihracatçıları arasında yer almalıdır.”
“Tarımsal inovasyon daha kritik hale geldi”
Buğday üretiminde yaşanan ekim alanı artışı memnuniyet verici olmakla birlikte, küresel iklim değişikliklerinin etkisiyle karşı karşıya kalınan verim kayıplarına karşı tedbirler alınmasının önemine atıfta bulunan Mutlu Un Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Göymen, “Özellikle son dönemde gözlenen kuraklık ve ekstrem sıcaklık dalgalarının verim üzerindeki olumsuz etkileri, adaptasyonu yüksek çeşitlerin kullanımını ve tarımsal inovasyonu hiç olmadığı kadar kritik hale getirdi” değerlendirmesini yaptı.
“Makarnalık buğday üretimi azalan yağışlardan etkilenebilir”
Un sektörü için kapıda bekleyen önemli bir sorunun Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğunu, bölgede 2025 hasat sezonuna girerken zorlu bir iklim sınavından geçildiğini anlatan Mutlu Un Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Göymen, bölgenin az yağış almasının makarnalık buğday üretimini vuracağını söyledi.
Göymen şunları kaydetti: “Bu yıl Güneydoğu Anadolu Bölgesi normale kıyasla yüzde 40 ila yüzde 60 arasında daha az yağış aldı. Her ne kadar buğday ekiliş alanlarında yüzde 3’lük bir artış kaydedilmiş olsa da kuraklık etkisiyle rekoltenin yüzde 15 civarında düşmesi bekleniyor. Bu düşüş, yalnızca bölge üreticisini değil, Türkiye’nin genel buğday arz güvenliğini de doğrudan etkileyebilir. Çünkü ülkemizdeki buğday ekiliş alanlarının yüzde 16’sına ev sahipliği yapan Güneydoğu, verimlilik açısından büyük önem taşıyor. Dünyanın en kaliteli makarnalık buğdayı üretildiği bölgede, üretim planlaması kapsamında yoğunlaşmayı sağlayacak özendirici tedbirler gerekiyor.
Özellikle makarnalık buğday üretiminde görülen azalma eğilimi dikkatle izlenmeli çünkü buğday ekilişlerinde ekmeklik çeşitlere yönelme eğilimi, makarnalık buğdayın gelecekteki arz güvenliğini tehlikeye atabilir. Dolayısıyla bölgenin kaliteli makarnalık buğday üretiminde sahip olduğu üstünlük, bu bölgede üretimi teşvik edici tedbirlerin hızla devreye alınmasını beraberinde gerektiriyor.”