CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tutuklu gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalında Emre Acar’ın sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasa değişikliği yönündeki ısrarını, yeniden aday olma çabası olarak değerlendiren Özel, ülkede “futuristik bir darbe süreci” yaşandığını ifade etti.
“İyiyim. Kötü olmaya hakkımız yok. Yani herkes dönmüş gözünü Cumhuriyet Halk Partisi’ne, genel başkana bakarken. Bizim kötü olmaya, yorulmaya hakkımız yok. Ondan iyiyim” diyen Özel, “Şu an ülkede olanları görüyorsunuz, ne yapılmak isteniyor?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Şu anda ülkede bir darbe girişimi yaşanıyor. Daha doğrusu bir darbe süreci içerisindeyiz. Darbeler malum iktidara yapılır. Dönem dönem değişik darbe tanımlamaları yapıldı. İşte askeri darbe dışında sivil darbe, postmodern darbe falan. Bu da çok böyle futuristik bir darbe. Hatta selefi bir darbe. Selefin halefine darbe yapması. Mevcut cumhurbaşkanı bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapıyor. Tabii rakibini elimine etmeye çalışıyor aslında. Ve o yüzden de kendisini daha önce dört kez yenmiş olan birisinin 5’inci kez de kendisini yeneceğini biliyor. İktidarı kaybedeceğini biliyor. Buna karşı onunla yarışmaya cesareti ve takati olmadığı için onu adaylık karşısında aday olma imkanını elinden almaya çalışıyor. Bunun için akla gelen her şeyi yapıyor.”
Özel, CHP’li belediyelere yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmalarını hatırlatarak, iktidarın muhalefeti parçalamak istediğini söyledi:
“Arkasında kimse durmasın diye sistemi şöyle kurmuşlar. Bir tanesi milliyetçi seçmen arkasında durmasın diye ‘terörü finanse’ etti. İkincisi Avrupa dünya medeni ülkeler arkasında durmasın diye ‘yolsuzluk yaptı.’ Böyle iki uçlu bir işle Ekrem İmamoğlu’nun adaylığına engel olmaya çalışıyor. Dolayısıyla iktidar değişimine engel olmaya çalışıyor. Cumhuriyeti kuran partinin 100 yıl sonra kendisine yeniden ihtiyaç olan olduğu bu süreçte seçim kazanıp da iktidara gelmesini, Türkiye’yi kalkındırmasını, işte kadın cinayetlerini durdurmasını, orman yangınlarına tedbir almasını, bebek ölümlerine engel olmasını gibi doğru dürüst yönetildiğinde ülke olabilecek her şeyin de önüne geçmek istiyor. Bir kötücül aklın egemenliği sürsün istiyor ve böyle bir darbe sürecinin içindeyiz. Ona direniyoruz.”
“Sürekli bir anayasa değiştirme isteği var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasa değişikliği talebinin erken seçime yönelik bir hamle olduğunu öne süren Özel şöyle konuştu:
“Şöyle bir erken seçim olacağı kesin. Çünkü yeniden aday olmak istiyor. Bunun için anayasa değiştirmeye falan da işte her gördüğüne bir anayasa değiştirelim diyor. Ben anayasaya uymayanla anayasa yapmam dedim. Her gördüğüne bir başka yerden onun için cazip olacak bir şey söyleyip anayasa değiştirmeyi teklif ediyor.”
Özel, Erdoğan’la yaptığı görüşmeyi de anlatarak şunları kaydetti:
“Vatandaşın derdi çok dediğimizde, Erdoğan bunları dinleyip ‘Peki ya anayasa?’ dedi. Anayasa dediğiniz şey anayasaya saygısı olanlarla olur. Kendisine de o zaman da söyledim. Yani anayasaya uymayan biriyle anayasa yapamayız. Ben yapacağım desem bize oy veren o son seçimde 31 Mart’ta 17,5 milyon seçmen der ki sen ne yapıyorsun? Biz size oyu bunun için verdik. Ama sürekli bir anayasa değiştirme isteği var. Çünkü o adaylığının önünü açmak istiyor. O olmazsa seçimleri bir miktar öne alarak aday olma talebi var.”
“Milletin derdi bitsin diye erken seçim istiyoruz”
Erken seçim çağrısını değerlendiren Özel, iktidar hırsı taşımadıklarını söyledi:
“O yüzden erken seçimi kendimiz bir an önce iktidara gelmek için istemiyoruz. Milletin derdi, tasası bitsin. Bu yoksulluk, bu işsizlik bitsin. Bu geri kalmışlık bitsin. Bir de telafi edemeyeceğimiz hasarlar oluşuyor ülkede. Yani yakalayamayacak kadar geride kalıyoruz dünyadan. O yüzden kaybedecek bir günümüz yok. Bizim niyetimiz bu; iş öyle 2027’ye kalmadan 2025’te bilemediniz 2026’nın işte ilk 6 ayının içinde bir erken seçim yapılarak biraz önce saydığım birçok sorundan ülkeyi kurtarmak.”
“AKP ve MHP düşmansız siyaset yapamıyor”
AKP-MHP ittifakının DEM Parti ile yeni bir süreç yürütmesine de değinen Özel, CHP’nin bu süreçte hedef haline getirildiğini söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir siyasi partiyle kurduğu ilişki zaten diğerlerinden farklı değil. Ama AK Parti’nin ve sonra onunla birlikte hareket etmeye başlayan MHP’nin düşman olmadan siyaset yapamama gibi bir sorunları var. DEM Parti’yi bu yönüyle eleştirmiyorum. Yıllardır bir şeyler çözülsün diye söylerler. Bu fırsat gelince elbette konuşacaklar. Ama AK Parti ile MHP’yi de terörsüz Türkiye silahları bırakacaklar, barış gelecek diye eleştiren yok. Ama insanda birazcık utanma olur ya. Yani bir öz eleştiri yapmak lazım değil mi? Biz böyle dedik. Hiçbir şey yokmuş gibi. Bir milat koydular. 1 Ekim’den öncesine kadar Dem teröristti, tukakaydı, PKK’ydı. 1 Ekim’den sonra Dem iyi, Cumhuriyet Halk Partisi kötü. Çünkü bir düşman lazım. O düşman üzerinden yani esas mesele şu zaten. Bir farklılığın üzerinde tepinerek görünür kılmak, ayrıştırmak, uzaklaştırmak, kutuplaştırmaz. Öbür kutbu şeytanlaştırıp kendi arkasını kalabalıklaştırmak. Adamın yönetim modeli bu. Bu yönetim modelinden Türkiye’yi yönetiyor. Şimdi yeni düşman CHP falan. Müthiş bir tutarsızlık var. Müthiş çelişkiler var ama sonuçta barışa karşı olacak halimiz yok. O yüzden bu sürecin başarılı olmasını istiyoruz. Olur mu? Bu yaklaşımla olmaz. Yani AK Parti’nin bu yaklaşımıyla biz üçümüz yol yürüyoruz diyor. Mesela DEM Parti çıkıyor yalanlıyor; ‘Ya ittifak falan yok. Çözüm için bir aradayız. Üçlü de değil daha çok olmalı. Herkes olmalı’ diyorlar. Yine dönüyor. Biz üçümüz yol yürümeye karar verdik. Niye? azınlık psikolojisine düştü. Hep eskiden 50+1 çok falan. Biliyorsunuz burada kazanmak için üç şeye ihtiyaç var. Ahlaki üstünlük elde olacak. Bu ahlaki üstünlüğü siyasette psikolojik üstünlüğe çevirebileceksiniz ve o psikolojik üstünlük çoğunluk enerjisi yaratacak.”
Kılıçdaroğlu sorusuna dikkat çeken yanıt
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutumuna dair soruyu Özel şu şekilde yanıtladı:
“Şimdi ben partinin mevcut genel başkanı olarak önceki genel başkanların eleştirisine açığım olmak zorundayım ama onları eleştirmek benim işim değil. Önceki genel başkanlar birbirini eleştirebilirler. Benim görevim önceki genel başkanlara hürmette, saygıda, kusur etmemek. Bugüne kadar da kimseye etmedim. Şu kadarcık bir yanlışım olmadı. Bundan sonra da bu görevim sürdüğü sürece böyle bir şey yapmak istemem. O yüzden hani bu soruya samimi cevap versem bir sorun çıkar. Samimiyetsiz cevap versem başka bir sorun çıkar. Ondan sorun çıkmadan bu soruyu geçelim.”
Gençlere vaat: Yasaksız Türkiye, vizesiz dünya
Gençlere hitap eden Özgür Özel, “Avrupa Birliği tam üyeliği” hedefini hatırlattı ve şu sözlerle seslendi:
“Gençlere en önemli vaat yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa hatta vizesiz dünya. Avrupa Birliği tam üyeliğinden sonra o vize işleri çok daha kolay. Yasakların ve vizenin hayatlarında olmadığı bir ikinci 25 yılı Cumhuriyet Halk Partisi yaşatabilir onlara.”