Bugün: Mayıs 31, 2025
Mayıs 30, 2025
3 dk. okuma

İZTO Başkanı Mahmut Özgener: İş dünyası, işlerini tertip içinde sürdürmekte problem çekiyor

Özlem SARSIN

İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, mayıs ayı meclis toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Özgener, küresel düzeyde uygulanan ani ve öngörülemeyen ticaret politikalarının, sadece ekonomik verilerde değil, beklentilerde de ciddi dalgalanmalara yol açtığına dikkat çekerek, belirsizliğin, ekonominin en görünmez ama en maliyetli kalemlerinden biri olduğunu ifade etti.

Özgener, “Mevcut koşullarda istikrarın belirleyici olduğunu, bununla birlikte Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda belirttiği gibi Türk lirası varlıklarında istenilen seviyeye ulaşılmadığı sürece, özel sektörün düşmesini istediği faiz ve enflasyon oranlarının tam ters yönde yukarı çıkma riskini de göz ardı edemeyiz. Bu nedenle, piyasalarda öngörülebilirliğin sağlanmasının, para politikasının etkinliği açısından kritik önemde olduğuna inanıyoruz” dedi.

“Firmalarımızın kırılganlığı başka bir seviyeye taşındı”

Öncelikli hedefin enflasyonun hızlı düşmesinin olduğunu belirten Özgener, enflasyon ne kadar hızlı düşerse, özel sektör üzerindeki faiz kaynaklı maliyet yükünün o kadar sınırlı kalacağını kaydetti. Özgener bu konuda şunları söyledi, “Bugün, geldiğimiz süreçte yaşanan faiz artışlarına ek olarak diğer maliyet baskılarıyla birlikte, firmalarımızın kırılganlığının programın başladığı döneme göre farklı bir seviyeye taşındığını görüyoruz.

Bu nedenle, Merkez Bankası’nın enflasyon, büyüme ve finansal istikrar arasında kurduğu hassas dengeyi korurken; para politikasına, maliye politikası ve yapısal reformlar tarafından sağlanacak desteğin, her zamankinden daha önemli olduğu kanaatindeyiz. Faizler bir süre daha tahminlerimizin üzerinde seyredecekse, en azından bu dönemin karşılığında enflasyon hedeflerinden sapma olmayacağına dair güçlü bir inancın oluşturulması gerektiğine inanıyoruz.”

“Bankalar kredi limitlerini enflasyon oranında ayarlamalı”

Finansmana erişimin hâlen en büyük darboğazlardan biri olduğunu net olarak görebildiklerini de dile getiren Özgener, “İş dünyası yeni yatırımların finansmanı bir yana, işletme sermayesi sıkıntısına çare olacak kaynağı bile bulmakta zorlanıyor. Uygun koşullarda kredi bulmak bir yana; kredi maliyetlerinin yüksekliğini göze alan firmalar bile, acil ihtiyaç duydukları finansal kaynaklara erişemiyorlar.

Bankacılık sisteminde yaşanan kredi sıkılaşması ve buna bağlı olarak iş dünyamızın finansmana ulaşmasının ciddi biçimde zorlaşması, üretimi ve istihdamı olumsuz etkiliyor. Başta KOBİ’ler olmak üzere ihracata dönük çalışan sektörlere öncelik verilerek, sanayi ve ticaret kesiminin krediye erişimi kolaylaştırılmalı. İhracata yönelik üretimin artması, enflasyonla mücadele ve kur ile faiz dengesine de olumlu yönde katkı sağlayacaktır. Selektif bir kredi gevşemesinin hayata geçeceğini görüyor, ilgili adımların kamuoyuna net biçimde anlatılması ve kilit sektörlere yönlendirilecek kaynakların neden öncelikli olduğunun açıklanması gerektiği kanaatindeyiz.

Bu kapsamda, açıklanan yeni KGF Kredi Paketini önemsiyoruz. Ancak, KOBİ’lerin krediye erişimini etkin ve sürdürülebilir hale getirmek için kredi paketlerinin içeriklerinin KOBİ’lerin ihtiyaçlarına göre tasarlanması gerektiği fikrindeyiz. Tüm bu nedenlerden dolayı, istihdamın korunması ve ticari sürekliliğin sağlanması için kamu desteklerinin artırılması ve ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılması ile operasyonel verimliliğinin ve akışkanlığının sağlanması için bankaların kredi limitlerini de enflasyon oranında ayarlamaları gerektiğine inanıyoruz” dedi.

“Bireyler enflasyonun düşeceğine ikna olmuyor”

Mayıs ayı sektörel ve hanehalkı beklenti anketlerine bakıldığında hem enflasyona hem de ekonomik aktivitenin seviyesine dair bozulma gözlemlediklerini de dile getiren Özgener, “ Buna göre; hane halkının 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi, yüzde 59,3’ten yüzde 59,9’a yükseldi. Reel sektör için bu oran yüzde 41,7’den yüzde 41’e, piyasa katılımcıları için ise yüzde 25,6’dan yüzde 25,1’e geriledi.

Hane halkı beklentisindeki bu küçük artış, tek başına endişe verici görünmese de; beklentiler arasındaki farkın kapanmıyor olması ve Nisan’daki faiz artışına rağmen bireylerin enflasyonun düşeceğine dair ikna olmamalarını, üzerinde dikkatle durulması gereken bir husus olarak değerlendiriyoruz. Öte yandan iç ve dış piyasalardaki ciro ve sipariş miktarlarında gözlemlenen hareketler, üretim maliyetlerindeki artışları karşılamakta yetersiz kalıyor, bu zorlukları göz ardı etmeden, Orta Vadeli Programın uygulanmasına bağlı kalınması büyük önem taşıyor” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki

Diyarbakır Havalimanı pisti uçuş trafiğine kapatıldı

Sonraki

Ürettiğimiz ambalajların yarısını küresel pazara yollamak istiyoruz

Son gönderi Blog

Don't Miss

Mahfi Eğilmez’den kritik ihtarlar: Bedeli ağır olur

Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, Türkiye ekonomisindeki mevcut gidişata ilişkin çarpıcı

Borsa İstanbul haftanın son süreç gününü düşüşle tamamladı

Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü yüzde 1,65 değer kaybederek