Mehmet H. GÜLEL
İstanbul Ticaret Odası (İTO), Türkiye’de her yıl yaklaşık 20 milyon ton gıda israfının önüne geçmek, farkındalığı artırmak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla “Gıdada İsrafa Dur De” kampanyası başlattı. Kampanyanın detayları İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç ve paydaş kurum yöneticilerinin katılımıyla İTO’da düzenlenen toplantı ile açıklandı.Proje çerçevesinde israfa karşı bilinçlendirme eğitimleri verilecek.
Eğitimler, “üreticiler, satıcılar, hizmet sektörü ve okullar” olmak üzere 4 grubu kapsayacak. Öğrencilere, satıcılara, üreticilere gıda israfını önlemenin yöntemleri anlatılacak. Bildikleri hatırlatılacak, bilmedikleri öğretilecek. Projenin hedefi bu 4 grupta verilecek eğitimlerle İstanbul’da 100 bin ve dolaylı olarak da 500 bin kişiye ulaşılması hedefleniyor. Kampanya kapsamında 45’er dakikalık 2 başlıkta toplam 90 dakikalık eğitimle 5 temel konuda kalıcı bilgi verilecek.
İstanbul Ticaret Odası öncülüğündeki projeye İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, İstanbul İl Ticaret Müdürlüğü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Ticaret Borsası, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Gıda Perakendecileri Derneği, İstanbul PERDER, Birleşmiş Markalar Derneği, Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği, Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği ve Türkiye Oteller Birliği paydaş olarak destek veriyor.
Gıda tüketilmeden atığa dönüşüyor
Türkiye’de yılda 19 milyon ton gıda israf edildiğini kaydeden İTO Başkanı Şekib Avdagiç, bir başka deyişle her yıl yaklaşık 43,3 milyar doları çöpe atıldığını söyledi. Gıda israfının iki sebebinin bilinçsiz tüketim ve ihtiyaçtan fazlasını tedarik etmekten kaynaklandığını belirten Avdagiç, “İhtiyaç güdüsüyle yapılan tedariklerde israf yok, doğru tüketim var. Tüketme tutkusu, tükenecek korkusu, reklamların tahriki ya da başka türlü nedenlerle alınan ürünler ise ihtiyacımızdan fazla olduğu için tüketilemiyor. Bu fazlalık, lokantada tabağımıza aldığımız yemek ya da kahvaltılık ise biraz sonra çöpe gidiyor. Ev eksiği gördüğümüz marketten aldığımız fazla gıda maddesi ise ‘Son Kullanım Tarihi’ geçtiği için o da çöpe atılıyor. Dolayısıyla gıda daha tüketilmeden atığa dönüşüyor” dedi.
“Gıdada eğitim şart”
İTO’nun 830 bini aşkın firmayla israfı önleme bilincinin yaygınlaşmasını önemsediklerine işaret eden Avdagiç, zaman yönetiminden bütün sektörlerdeki üretim ve ürünlere kadar her alanda israf karşıtı bir bilinci yerleştirmemiz gerektiğini belirtti. Avdagiç, şöyle devam etti: “İnsanlara bir şeyi hatırlatmamız gerekiyor: Parasını ödeyerek sahip olduğunuz hiçbir şey, tamamıyla size ait değildir. Siz onun mülkiyetine sahip olabilirsiniz ama onu, hakkaniyet ve adalet duygusunu rencide edecek şekilde kullanamazsınız.
Sizin ‘nasıl olsa benim malım, istediğim gibi kullanırım’ deme lüksünüz, bir insana yiyecek ulaşmamasına yol açıyorsa, bir ülkenin milyar dolarlarının heba olmasına sebep oluyorsa, o zaman ortaya çıkan her ‘acı’dan size de bize de pay düşer. Eğer biz gıda israf ettik diye, bu ülkede bir insan, bir kadın, bir çocuk gıdaya ulaşamadan akşamladıysa, bu vebalden bize de pay düşer. Biz bu bilinçle hareket ettik ve paydaşlarımızla birlikte İstanbul’da gıda israfını önlemeyi hedefleyen projemize start verdik. Bu proje ile yüz yüze eğitimler vereceğiz. Bir zamanların o meşhur reklam sloganında olduğu gibi biz de ‘Gıdada eğitim şart’ dedik.”
Avdagiç, “Sonuç olarak ifade edeyim ki, projemiz gerçek anlamda bir İstanbul Projesi oldu. Projemiz, ortak akıl ve ortak çaba ile inanıyorum ki, hedefine ulaşacak. Ancak israfı önleme kampanyalarının lafta kalmayıp icraata da geçmesi, hepimizin hep birlikte ve yürekten tek bir cümleyi söylemesiyle ‘Gıdada İsrafa Dur De’ diyelim” diye konuştu.
Bitkisel üretimin yüzde 15’i israf ediliyor
Bitkisel üretim ve su ürünlerde planlı üretime geçtiğini aktaran İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, “Hangi ürünü, nerede, kiminle, ne kadar ve ne zaman üretileceği konusunda 2024 yılı başı itibariyle devreye aldık. Geçen yıl itibariyle ülkemizde yaklaşık 140 milyon ton bitkisel ürün üretildi. Bunun 19-20 milyon tonunu kaybımız var. Üretimde bu kadar gayret bu kadar kaynak aktarırken bunun yüzde 15’ini etkin kullanamıyoruz. Bunun içinde kayıp ve israf var. Yüzde 15’lik israfın yarısını bile kontrol altına aldığımız takdirde hem yerine koyamadığımız su, toprak kaynakları, zaman ve enerji olsun bunlarla ilgili kısımlarda tasarruf etmiş olacağız” dedi.
Gıda israfında farkındalık yaratmanın önemli olduğunu vurgulayan İstanbul Ticaret Borsası Meclis Üyesi Şerafettin Taştan, israftan dolayı yılda 44 milyar dolarlık bir maddi kaybın büyüklüğünü ise şöyle ifade etti:”
Büyük projelerin maliyetinin 2 katı
“Son 10 yılda ülkemizin en büyük yatırımlarını göz önüne alırsanız Avrasya Tüneli’nin maliyeti 1.2 milyar dolar, Çanakkale Köprüsü’nün maliyeti 2.8 milyar dolar, 3. köprünün maliyeti 6 milyar dolar, Körfez geçişi köprüsü ve İzmir Yolu’nun maliyeti 11 milyar dolar ve Togg araba fabrikası ise 800 milyon dolar maliyeti var. Bunları topladığınız zaman bu devasa övündüğümüz projelerin maliyeti 22 milyar dolar. Biz yalnızca gıdada her yıl 44 milyar doları çöpe atıyoruz. Dünyanın nüfusu 2050’de 10 milyarı bulacak ve gıda ihtiyacı yüzde 60 artacak. Buradan yüzde 60’lık artıştan yüzde 30’unu tasarruftan sağlanabilir” diye konuştu. Öncelikle üretimin doğru yapılması gerektiğini belirten Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, “Baştan arzı ve talebi iyi değerlendirmek gerekiyor. Doğru fiyatın oluşmasıyla beraber üretici de zarar görmez, ürün de çöpe gitmez” ifadesini kullandı.
İsrafın yüzde 60’ı hanelerde
Gıda israfının yüzde 60 oranlarda hanede gerçekleştiğini, yüzde 15’nin üretim aşamasında, yüzde 15’inin de marketlerde çıkan firelerden kaynaklandığını ifade eden İstanbul PERDER Başkanı Faruk Güzeldere, diğer yandan özellikle İstanbul’da tüketicilerin meyve, sebzeyi seçerek alma alışkanlığı maalesef fire oranlarını artırdığını iletti. Güzeldere, özellikle yaz aylarında israfın daha da tavan yaptığını aktardı.
30 milyon ton meyve sebze kayıt altında değil
İBB Avrupa Yakası Hal Şube Müdürü İsrafil Aydın ise Türkiye’de yıllık sebze ve meyve üretiminin 60 milyon ton olduğunu aktararak, “Sebze ve meyve üretiminde dünyada 4 ve 5 sıradayız. Kendi kendimize yeten bir ülkeyiz. Bu 60 milyon tonluk sebze ve meyve üretiminin 30 milyon tonu ticari kaydın içine giriyor. Bunun 30 milyon tonunda ne kadarlık bir israf, kayıp var biz genel bir rakamlarla ifade ediyoruz. Bu rakamlar halde yaptığımız ölçümlerle ulaşabiliyoruz” dedi.
Ortadoğu insanı daha çok israf ediyor
Şehir otelciliği olarak akşam yemekleri değil ama daha çok kahvaltının açık büfe verdiklerini kaydeden Türkiye Otelciler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Topaloğlu, “Kahvaltıda en çok kaybımızı gıda tarafı yer alıyor. Yurt dışından Asya’dan gelen misafirlerimiz daha çok yerler ama sıfır israf yaparlar. Avrupa’dan gelen misafirimiz de az yer ve yine israfı çok azdır. Ama Ortadoğu ve bizim insanımız maalesef geldiği zaman işte Cemil Yılmaz’ın dediği gibi kısırın üstüne kaşar peynir koyuyor. Bu şekilde bir tabağı dolduruyor. En çok israf bunlarda oluyor ve yemezler” diye konuştu.
“Gelişmiş ülkelere göre 2 kat daha fazla israf ediyoruz”
Bünyelerinde hızlı restoranlar ve kahve zincirlerine kadar gıdanın tamamını kapsayan bir yapı olduğunu aktaran Gıda Perakendecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, “Bizimle benzer nüfustaki İngiltere, Almanya gibi ülkelere baktığımız zaman buradaki kayıplar 8-10 milyon ton civarında bulunuyor. Yani biz gelişmiş ülkelere göre 2 kat daha fazla israf ediyoruz. Cari açığımız ne zaman 35 milyar doları geçtiği anda biz rahatsız oluyoruz. 44 milyar dolar bizim cari açığımız dahi çok üstünde bir rakam” dedi.