İsrail’in İran’a yönelik geniş çaplı hava saldırıları ikinci gününe girerken, saldırıların yalnızca nükleer tesisleri değil, ülke genelindeki askeri, siyasi ve sivil hedefleri de kapsaması dikkat çekiyor.
Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Caner, İsrail’in saldırı stratejisinin gerçek hedeflerini ve İran’ın iç dengeleri üzerindeki olası etkilerini değerlendirdi.
Dr. Caner’e göre, Netanyahu, saldırıların “önleyici” olduğunu savunarak İran’ın nükleer kapasitesini durdurmayı hedeflediklerini öne sürse de, saldırıların kapsamı bu açıklamaların ötesine geçiyor. İran’ın siyasi ve askeri elitine yönelik suikast saldırıları, ülke genelindeki radar sistemleri, hava üsleri, füze üretim merkezleri gibi yapılar hedef alınarak İran’ın tüm askeri ve siyasi kapasitesinin felç edilmesi amaçlanıyor.
Caner, hedef alınan isimler arasında İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, Dini Lider Ali Hamaney’in uzun yıllar danışmanlığını yapan Ali Şemhani gibi isimlerin yer alması, İsrail’in rejimin liderlik kapasitesini bilinçli şekilde yok etmeye çalıştığını gösterdiğini kaleme aldı.
“Rejim değişikliği stratejisi”
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun son açıklamasında sarf ettiği “İran halkı zalim rejime karşı ayağa kalkmalıdır” ifadesinin, Tel Aviv’in yalnızca askeri değil siyasi bir dönüşüm hedeflediğini de ortaya koyduğunu söyleyen Caner, “İsrail, halkı mevcut rejime karşı kışkırtarak ya da İran Silahlı Kuvvetleri içinden bir darbe ile iktidarı değiştirmeye çalışıyor” dedi.
Ancak Dr. Caner’e göre bu strateji gerçeklikten uzak. İran halkının güçlü milliyetçi duygulara sahip olduğunu belirten Caner, “Şehirler bombalanırken halkın, saldırıyı gerçekleştiren bir ülke ile iş birliği yapması beklenemez” diyor.
