Bugün: Şubat 22, 2025
Şubat 15, 2025
2 dk. okuma

Eski mir mumyalarenin kokusu, bilim insanlarikin

Binlerce yıllık ölü bedenlerin kötü kokmasını bekleyebilirsiniz, ancak eski Mısır mumyaları, bu düşüncenin tam olarak doğru olmayabileceğini gösteriyor. Mumyalayıcılarının becerilerini de kanıtlar nitelikte, bu eski bedenler başlangıçta uygulanan aromatik yağlar ve mumlardan yayılan hoş kokuların çoğunu korumuş durumda. Eğitimli koklayıcılardan oluşan bir ekip, bu kokuları “hazsal olarak hoş” olarak tanımlıyor.

Yeni araştırmanın başyazarı Profesör Matija Strlič, yaptığı açıklamada “Mumyalanmış bedenlerin kokusu yıllardır uzmanlar ve halk arasında önemli ilgi görüyordu. Ancak şimdiye kadar birleşik kimyasal ve algısal bir bilimsel çalışma yapılmamıştı” dedi. Strlič, bir grup koku uzmanıyla birlikte, en eskisi MÖ 1539’da başlayan Yeni Krallık dönemine ait olan Kahire’deki Mısır Müzesi’nde bulunan dokuz mumyanın kokusunu analiz etti.

Strlič, “Bu çığır açıcı araştırma, korumayı daha iyi planlamamıza ve antik mumyalama malzemelerini anlamamıza gerçekten yardımcı oluyor” dedi.

Koklayıcıların raporlarına göre, örneklerin %78’i “odunsu” bir aromayı korurken, %67’si “baharatlı” ve %56’sı “tatlı” olarak tanımlandı. Mumyaların sadece üçte birinin “bayat” veya “bozulmuş” gibi olumsuz kokular yaydığı belirlendi. Aynı oranda bir diğer grup ise “tütsü benzeri” hisler yayıyordu.

Çalışmanın yazarları, “Setin ortalama yoğunluğu ‘orta’ idi ve hedonik ton ortalama olarak ‘biraz hoş’ olarak değerlendirildi” diye yazıyor.

Araştırmacılar, insan koklayıcıların yanı sıra, antik mumyalardan yayılan uçucu bileşiklerin türünü daha iyi anlamak için elektronik bir “burun” da kullandılar. Bu, mumyalama sürecinde kullanılan yağlar, reçineler ve mumlarda bulunan pinen, limonen ve verbenon gibi terpenoidlerin varlığını gösterdi.

Araştırmacılar, bu tür bileşiklerin “sedir veya çam reçinesi, mürrüsafı ve akgünlük gibi sakız reçineleri ve kekik, lavanta ve okaliptüs gibi bitkilerin kullanımını işaret ettiğini” belirtiyor. Ayrıca aromalardaki borneol varlığı, kafur kullanımından kaynaklanıyor olabilir.

Yazarlar, gaz kromatografisi ve kütle spektrometrisi kullanarak aromatik bileşikleri mumyalama malzemeleri tarafından üretilenler, modern koruma çabaları sırasında eklenen bitkisel yağ ve pestisitler ile küf ve diğer mikroplar tarafından yayılanlar olarak ayırmayı başardılar. Genel olarak, sergilenen mumyaların depolananlardan daha güçlü ve karmaşık kokulara sahip olduğunu ve bunun “muhtemelen sergi dolaplarında uçucu maddelerin birikmesinden kaynaklandığını” belirttiler.

Bu bulgulara dayanarak, antik Mısır mumyalarının “koku mirasının” kültürel, tarihi ve arkeolojik değerlerinin hayati bir bileşeni olarak değerlendirilmesi gerektiğini öne süren araştırmacılar, müzeleri bu antik kokuları korumak için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çağırıyor.

Çalışma, Journal of American Chemical Society (Amerikan Kimya Derneği Dergisi) üzerinde yayımlandı.

Önceki

Büyük Yatırımcılar Bu 3 Kripto Paranın Peşinde! Toplamaya Devam Ediyorlar!

Sonraki

Yapay Zekânın Yazdığı Hikâyelerden Oluşan Bir YouTube Kanalı Milyonlarca İzleniyor: İşte Arkasındaki Hikâye!

Son gönderi Blog

Don't Miss