Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirdiği 38. Olağan Kurultayı’nda “para karşılığı oy kullandırıldığı” iddialarına ilişkin başlattığı soruşturma kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifadesine başvurdu. Soruşturmada İmamoğlu, ‘şüpheli’ sıfatıyla ifade verdi.
Soruşturmayı yürüten savcılık, CHP kurultayında bazı parti delegelerine menfaat sağlandığı ve seçim sürecinde usulsüzlük yapıldığına yönelik iddiaları gündeme getirerek İmamoğlu’na 9 ayrı soru yöneltti.
İmamoğlu, savcılık sorularına ve tanık beyanlarına toplu yanıt vermek istediğini belirterek, hakkındaki suçlamaları reddetti. Özellikle, CHP Genel Başkanı Özgür Özel lehine kurultaydan önce yürüttüğü iddia edilen çalışmalar ve finansal destek sağladığına dair tanık ifadelerine itiraz etti. Bu iddialarla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
“Adına tanık denilen ancak tanık olmayan aynı 3-5 isim her seferinde yeni bir dosyada yeniden sahneye çıkarılıyor. Ya benim ya da partimin üzerine yeni bir iftira kurgulamakla görevlendiriliyorlar.”
Oy karşılığı destek iddialarını reddetti
İmamoğlu, bazı gazetecileri finanse ederek Londra’ya gönderdiği, kurultay öncesi doğu illerinden gelen delegelerle İstanbul’da toplantı yaptığı ve bazı ilçe belediye başkanlarına Özgür Özel’e oy vermeleri karşılığında destek sağladığı yönündeki iddiaları da kabul etmedi.
Kurultay sürecinde delegeler üzerinde baskı kurulduğu ve seçim sürecinin yönlendirildiği iddialarına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
“Tanıklar madem bu kadar vazgeçilmezler hepsini toplayıp İstanbul’daki soruşturmaya da göndersinler. Hiç şaşırmam, muhtemelen orada da ifadeleri hazırdır belki de vermişlerdir. Asıl sorulması gereken şudur. Bu akıl dışı beyanları kimlerin ezberlettiğini hangi odakların bunlara yol tarif ettiğini sorgulamak yerine bağımsız olması beklenen yüce Türk yargısının bu kişileri ‘muteber tanık’ ilan etmesi hangi hukuk anlayışıyla bağdaştırılabilir?”
“Hukuk bir ülkenin onurudur”
İfade sürecinde yargı bağımsızlığına ve adaletin işleyişine ilişkin de eleştirilerde bulunan İmamoğlu, şu sözleriyle açıklamasını sürdürdü:
“Hukuk bir ülkenin onurudur. Adaletin terazisine iftirayı, dedikoduyu, siyasi siparişleri koymak sadece bireylere değil, doğrudan milletin iradesine ve demokrasimize saldırıdır. Yargının akıl ve vicdan dışı bu senaryoların figüranı haline getirilmeye çalışılması yalnızca bir hukuki çürüme değil, aynı zamanda halkın adalet duygusuna açık bir ihanettir. Milletimize çok büyük bedeller ödeten bu süreç, hukuku siyasetin sopası haline getiren ve bu gidişata sessiz kalan herkesi bu suçun ortağı haline getireceği bir gerçektir”
Öte yandan, devam eden soruşturma kapsamında şu ana dek 90 kişi “şüpheli” sıfatıyla ifade verirken, 36 kişinin de ‘tanık’ olarak beyanı alındı.