Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, küresel iklim değişikliği ve artan nüfusun tarım sektöründe verimlilik ve sürdürülebilirlik arayışlarını zorunlu kıldığını söyledi. Ekim alanlarının genişleyememesi nedeniyle mevcut arazilerde verimliliği artırmanın artık bir gereklilik doğurduğuna atıfta bulunan Ulusoy, “Bu noktada tarımın dijitalleşmesine katkı sağlamak amacıyla, Doktar Teknoloji’nin yatırımcıları arasında yer aldık.
Doktar’ın geliştirdiği yapay zeka ve nesnelerin interneti tabanlı çözümler, tarımsal verimliliği artırarak kaynakların daha etkin kullanılmasına olanak tanıyor. Bu yatırımımız, tarımın geleceğini iyileştirme ve sektördeki yenilikçi uygulamaları destekleme hedeflerimizin bir yansıması” diye konuştu.
“Sürdürülebilir yatırımlar açısından verimli olduk”
Şirketin 2024 yılındaki faaliyetleri hakkında da bilgiler veren Eren Günhan Ulusoy, söz konusu dönemde stratejik ve sürdürülebilir yatırımlar açısından verimli bir yılı geride bıraktıklarını anlattı. Yenilenebilir enerji projelerine hız kazandırarak, 2025 yılı sonunda elektrik ihtiyacının tamamını kendi üretimiyle karşılayan bir şirket olma hedefine artık daha yakın olduklarına işaret eden Ulusoy, ayrıca unlu mamul sektöründeki yatırımlarını daha da güçlendireceklerini açıkladı.
İtalya’da gerçekleştirdikleri makarna sektörüne yönelik stratejik yatırımın ise global pazarlardaki konumlarını daha da ileriye taşıyacağına atıfta bulunan Eren Günhan Ulusoy, “Bu yatırımımızla birlikte, makarna sektörünü yakından takip ederek global trendleri yakalamayı ve sektördeki konumumuzu güçlendirmeyi sürdüreceğiz.
2024 yılında başlattığımız yatay ve silo depolama yatırımları ile lojistik kapasitemizi ve operasyonel verimliliğimizi artırıyoruz. Buna ilave Childgen yatırımı, yeni fabrikasıyla büyük ivme yakaladı ve dünya genelindeki çocukların erken yaş gelişimine katkı sağlamak adına global pazarlarda güçlü bir varlık göstermeye başladı. 2025 yılı itibarıyla, inovatif ürünlerle Childgen’i ebeveyn ve eğitimcilerin öncelikli tercih ettiği kişisel gelişim markası haline getirme hedefimiz doğrultusunda ilerliyoruz” diye konuştu.
“Özkaynağımızı artırdık”
Amerika’daki Rudi’s yatırımlarının ise donuk ürün kategorisinde elde ettiği başarı ve satış ağını genişleterek 11 bin yeni dağıtım noktasına ulaşmasının kendilerine gelecek için güçlü bir motivasyon sağladığını anlatan Eren Günhan Ulusoy, şöyle devam etti: “Dijital dönüşüm projelerimizle değer zincirimizdeki verimliliği artırarak, 2025 yılında daha güçlü üretim, lojistik ve insan kaynağı ile global rekabette bir adım önde olmaya hazırız. 2024 yılında da kaynaklarımızı ve finansal pozisyonumuzu yerinde hamlelerle verimli bir şekilde kullanarak, özkaynağımızı geçen seneye göre 10,2 milyar TL düzeyinden 11,3 milyar TL düzeyine yükseltmeyi başardık. Ciromuz 48 milyar TL düzeyinde gerçekleşirken, yılı 1,8 milyar TL civarı Favök ile kapattık.”
“İthalata getirilen kısıtlama ihracatımızı düşürdü”
Sektör olarak; 2023 yılında 3 milyon 663 ton un ihracatıyla tüm zamanların ihracat rekorunu gerçekleştirdiklerini kaydeden Eren Günhan Ulusoy, 21 Haziran 2024 tarihinde buğday ithalatına getirilen yasak nedeniyle ihracatta Haziran itibariyle bir düşüş eğilimi başladığını hatırlattı. Ulusoy, “En güçlü ihracat pazarlarımız olan Irak, Yemen ve Sudan’da yaşadığımız pazar kayıplarına rağmen 2024 yılını sektör olarak 3 milyon 60 bin ton un ihracatıyla kapattık ve 1 milyar 160 milyon dolar gelir elde ettik. Böylece yeni bir şampiyonluğa daha imza attık” dedi.
“Stratejik bölgelerde tesislerimiz var”
Fahrettin Ulusoy tarafından 1969 yılında kurulan Ulusoy Gıda, 1989 yılında faaliyetlerine hububat ve bakliyattan mamul un, irmik, makarna ve bisküvi gibi her türlü gıda maddesinin imalatını, ticaretini, ithalat ve ihracatını yapmak üzere Ulusoy Un adı altında devam etti. Ulusoy, “Samsun Gıda OSB’de faaliyet gösteren günlük 2 bin 88 ton üretim kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük un üretim tesisi olan 50. Yıl üretim tesisimiz, modern teknolojiyle donatıldı. Ayrıca Trakya bölgesinde yer alan günlük 383 ton kapasiteli Çorlu üretim tesisimiz, stratejik konumu ile bölgeye ve yurtdışına hızlı sevkiyat yapabilme kabiliyetine sahip. Yine günlük 841 ton kapasiteye sahip Söke Un Ankara üretim tesisimiz, modern üretim teknolojileriyle İç Anadolu bölgesinin un ihtiyacını karşılamada önemli rol oynuyor” diye konuştu.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Antakya üretim tesisinin ise satın alındığında günlük 275 ton olan üretim kapasitesini revize edip yatırımlarla günde 463 tona çıkardıklarını açıklayan Ulusoy, şunları kaydetti: “Antakya tesisimiz stratejik konumu sayesinde bölgeye ve yurt dışına hızlı ve etkin sevkiyat yaparak, üretimimizin gücünün uluslararası pazarlara taşınmasında etkin rol oynuyor.”
Ar-Ge faaliyetlerinde buğday ununda beslenme değerini artırmaya odaklandıklarına değinen Ulusoy, “Beslenmede yaygın olarak kullanılan un ve unlu mamullerde yakalanacak en ufak besleyici fayda, tüm dünyada hızla etkili olabiliyor. Bu anlayışla, 50. Yıl üretim tesislerimiz bünyesinde bulunan laboratuvarımızda sürekli gelişim çalışmaları yapıyoruz” ifadesini kullandı.
“Atıl kapasite, verimlilik ve strateji sorunu anlamı taşıyor”
Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, ülke olarak un üretiminde mevcut kapasitenin yaklaşık yarısının kullanılıyor olmasını “Atıl kapasite, verimlilik ve strateji sorunu anlamı taşıyor” ifadesiyle tanımladı. Yıllık 32 milyon ton buğday işleme kapasitesi bulunan un sektöründe, 69 ilde 508 un fabrikası bulunduğunu kaydeden Eren Günhan Ulusoy, şu değerlendirmeyi yaptı: “2025 yılı için sektördeki kapasite kullanım oranının yüzde 50 civarında kalacağını tahmin ediyorum. Yani kapasitenin yarısı yine atıl kalacak. Bununla beraber konsolidasyon uzun süredir konuştuğumuz bir konu.
Türkiye’de bu iş yavaş ilerliyor. Unlu mamuller sektöründe ise Türkiye atağa geçti. Donuk ürünler, bisküvi, bulgur gibi alanlarda 2 milyon tonluk kapasite var. Unlu mamuller pazarı, global un pazarından daha büyük. Mamul tedarikçisi olmak un sektörü açısından açılım olabilir. Ayrıca, Türkiye’nin un ve buğday sektöründeki geleceği, iklim koşulları, stok yönetimi ve yeni stratejik yaklaşımlar ile şekillenecek. 2025 yılı, sektördeki politikaların etkinliğini ve Türkiye’nin global rekabet gücünü test edecek kritik bir yıl olacak.”