Denizlerdeki inanılmaz sayıdaki canlı türleri arasında belki de en etkileyici olanlardan biri, hiç kuşkusuz Costasiella kuroshimae. “Yaprak koyunu” gibi bazı sevimli takma adlara da sahip olan bu küçük hayvan-bitki melezi, gerçekten de eşsiz bir canlı. İlk bakışta sadece birkaç milimetre uzunluğunda olan bu minik deniz salyangozu, yuvarlak gövdesi ve bitki benzeri görünümüyle karikatürize bir koyuna benziyor.
Ancak onu eşsiz kılan sadece büyüleyici görünümü değil. Bu canlı, fotosentez yeteneği sayesinde diğerlerinden çok farklı. Zaten hayvan – bitki melezi olarak değerlendirilmesinin nedeni de bu. Çoğu hayvanın aksine, yaprak koyunu enerji için yalnızca yiyecek tüketmek zorunda değil. Bunun yerine, otladığı bitkiler olan deniz yosunlarıyla inanılmaz bir simbiyotik ilişki geliştirmiş durumda.
Salyangoz algleri yediği zaman, onları tamamen sindirmez. Bunun yerine, fotosentezden sorumlu yeşil organeller olan kloroplastları ayırır ve bunları vücut dokularına dahil eder. Kleptoplasti olarak bilinen bu nadir olgu, salyangozun tıpkı bir bitki gibi güneş ışığını kullanarak enerji üretmesini sağlar ve onu etkili bir hayvan – bitki melezi yapar.
Bitkiler ve hayvanlar arasındaki sınırı zorluyor
Bu süreç bilimsel olarak ilgi çekici olmasının yanı sıra, bitkiler ve hayvanlar arasındaki sınırlara dair anlayışımızı zorlamasıyla da dikkat çekiyor. Birçok organizma hayatta kalmak için algler veya bakterilerle ortaklıklara güvenirken, yaprak koyunu işlevsel bitki organellerini doğrudan hücrelerine yerleştirerek bir adım daha ileri gidiyor ve fotosentez yapabilen çok az sayıdaki hayvandan biri oluyor.
Japonya, Endonezya ve Filipinler yakınlarındaki sığ sularda yaşayan bu hayvan – bitki melezi, güneşli, yosun açısından zengin ortamlarda yayılıyor. Yaprak koyununun fotosentez yapma yeteneği hayatta kalmasına yardımcı olmanın yanı sıra, deniz organizmalarının olağanüstü uyum yeteneğini de vurguluyor.