Bugün: Nisan 28, 2025
Nisan 28, 2025
7 dk. okuma

AYSAD Başkanı Sait Salıcı: Üretimin tartısını Suriye’ye kaydıralım, marka kaslarımızı güçlendirelim

Nurdoğan A. ERGÜN

Kurallarının yeniden yazıldığı dünya tica­ret sahnesinde sade­ce ABD değil her ülkenin ko­rumacılık kalkanı kuşandığını söyleyen Ayakkabı Yan Sana­yicileri Derneği (AYSAD) Baş­kanı Sait Salıcı, bu anlamda dünyanın küreselleşmeden yerelleşmeye kaydığını belirt­ti.

Her ülkenin kendi sınırla­rını çizip güçlü kaslarını or­taya koyacağı bir döneme gi­rildiğini dile getiren Salıcı, Türkiye’nin de ayakkabı başta olmak üzere güçlü olacağı sek­törlerde yerli ve marka kasla­rını kuvvetlendirmesi gerek­liliğine vurgu yaptı. Ayakka­bıda modanın devi İtalya’nın üretiminin ağırlığını Arna­vutluk, Tiran gibi bölgelere kaydırdığını, Türkiye’nin de benzer modelle ilerleyebile­ceğini ifade eden Salıcı’ya gö­re, organizasyon ülkesi olabil­mek için üretimde ‘arka bah­çe’ bulmak şart. Türkiye için arka bahçenin Suriye olabile­ceği görüşünü paylaşan Salı­cı, “Bu üretimden tamamen çıkalım demek değil. Şu anda bizim için en ideal bölge Suri­ye.

Zaten şu anda da Halep’te ufaktan terlik, ayakkabı üre­timi başlamış durumda. Bu­nu daha ileri taşıyacak ve ka­lıcı hale getirecek politikalar geliştirmeliyiz” dedi. Salıcı’ya göre, Özbekistan da üretim için düşünülebilir. “Fasoncu olmaya devam ettikçe bir yere gidemeyeceğiz, bitecek. Daha az üretimle markalaşıp sata­lım” diyen Salıcı, sektörlerin artık birleşip ortak üretim sü­recine geçmesi gerektiğini be­lirtti.

“Önlem alınmazsa sektörel göç olacak”

Türkiye’de başta emek yo­ğun sektörler olmak üzere iş­veren üzerindeki yükler kal­dırılmadıkça, sektörlerden çı­kışların artacağını söyleyen Salıcı, “Sadece ayakkabı ya da yan sanayi değil tüm sek­törler için 2025 göç yılı ola­cak.

Özellikle Mısır, Fas, Ce­zayir, Özbekistan gibi ülke­lere giden firmalarımızı bir daha geri toplayamayız. Yetiş­miş elemanlarımız bu ülkele­re gidiyor. Oralarda yapılma­sı gereken en güzel iş modeli, düzgün ortaklıklar bulup iş­gücünü, kârı ve bilgileri pay­laşıp büyümek” diye konuştu. 40-50 yıllık firmaların şu an­da para kazanmak değil sadece sistemi korumak için ayakta kalmaya çalıştığını dile geti­ren Salıcı, “Bu ülkede birçok vadeler atlatmış, birçok sıkın­tılar yaşamış sanayici, hiç bu kadar memnuniyetsiz bir dö­nem görmedi” yorumunu yap­tı.

KOSGEB tarafından emek yoğun sektörlere sağlanan is­tihdam desteğini tüm sorunla­ra karşı ‘kum tanesi’ şeklinde yorumlayan Salıcı, ayakkabı yan sanayinin de destek kap­samına alındığını açıklayarak “Yine de önemli bir hamle” ifa­delerini kullandı.

“Artık Türkiye pahalı değil çok pahalı”

Türkiye’de yüksek faiz, yük­sek enflasyon, düşük kur sar­malı içinde kalan sanayicinin çıkamadığını dile getiren Sa­lıcı, şunları söyledi: “Özellik­le genel giderler sanayicinin önünü tıkayan bir duvar. Tür­kiye pahalı değil, çok çok pa­halı oldu artık. Edirne, Kars, Adıyaman hepsi pahalı. Artık belli bölgesel planlar yapalım, gidelim, orada üretelim di­ye bir şey yok artık. Sanayici 3 bin çift üretiyorsa bugün bin-bin 500 çift ancak üretebiliyor. Dünya bir dönüşüme gidiyor artık. Farklı bir zihniyet içeri­sinde yönetmemiz gerekiyor. Son 3 yılda, 5 yılda öğrendikle­rimizi, gördüklerimizi, bildik­lerimizi unutmamız lazım.”

“Uzayan vadeler yerli-ithal makasını açtı”

Ayakkabı ana sanayi ile yan sanayi arasında yaşanan ithal hammadde ve gümrük vergi­si konusunda da konuşan Sa­it Salıcı, “İki yıl önce ayakka­bı ihracatı 1.5 milyar dolar ile tarihin rekorunu kırdı. O za­man da bu vergiler vardı.

Bu­gün rakamlar düştükçe yan sanayi ürünleri günah keçisi gösteriliyor. Yan sanayi olarak biz yerli katma değer üretmek istiyoruz. Montaj değil üre­timi destekliyoruz. O zaman ayakkabıya uygulanan ver­gi de kalksın. Burada aslında ayakkabıcı da yan sanayici de şapkasını önüne koyacak. O vergi kalksın bu vergi kalksın değil bir araya gelip daha bir­likte neler yapabiliriz?

Nasıl daha yukarıya taşıyabiliriz? Buna bakmamız lazım” de­di. Ana sanayinin neden ithal hammadde konusunda ısrarcı olduğunu da yorumlayan Salı­cı, “Yerli üretimde üreticiden alırken uzun vade yapıldığı için paranın da maliyeti yük­sek oluyor. Uzayan vadeler yü­zünden yerli ürünün maliyeti yüzde 15-20 daha pahalı olu­yor. Vadeler 10-12 aya kadar uzadı. 12 aylık bir çekin alın­dığı ortamda da yüzde 50 fiyat farkı normal oluyor” diye ko­nuştu.

“Avrupa’nın Çin’i Türkiye olabilir”

Çin’in artan üretim maliyet­leri ve küresel ticaretteki deği­şimin, Türkiye’ye Avrupa’nın yeni üretim üssü olma fırsa­tı sunduğunu söyleyen Salıcı, Türkiye’nin Avrupa pazarında güçlü bir oyuncu olması için katma değerli üretim ve mar­kalaşmanın şart olduğunu vurguladı.

Salıcı, “Fırsat pen­ceresi açık, Türkiye kaliteli üretim ve doğru stratejiyle Av­rupa’nın Çin’i olabilir. Küre­sel ticarette yaşanan değişim­ler, Türkiye’ye büyük bir fırsat kapısı aralıyor. Çin’in üretim maliyetlerinin artması ve Av­rupa’nın alternatif tedarikçi arayışına girmesi, Türkiye’yi Avrupa’nın yeni üretim üssü yapabilir. Son yıllarda Çin, dü­şük maliyetli üretim avanta­jını kaybederek markalaşma­ya ve daha yüksek katma de­ğerli ürünlere yöneldi.

Üretim tesislerini Vietnam gibi daha düşük maliyetli ülkelere kay­dıran Çin, artık eski üretim gücünü Avrupa pazarı için es­kisi kadar kullanmıyor. Bu de­ğişim, Türkiye için tarihi bir şans yaratıyor. Türkiye’nin bu fırsatı değerlendirebil­mesi için sadece ucuz ürün üretmekten vazgeçmesi ge­rekiyor. Türkiye’nin doğru adımlarla Avrupa’da güçlü bir üretim ve marka ülkesi haline gelebilir” dedi.

“Hormonlu büyümeye organik diyet uymuyor”

Türkiye’de ayakkabı baş­ta olmak üzere sektörlerin 2000-2022 yılları arasında ‘hormonlu’ bir şekilde büyü­düğünü söyleyen Sait Salıcı, “Bugünkü organik küçülme­yi sanayinin bünyesi kaldır­mıyor” diye konuştu. Bugün şirketlerin nasıl küçüleceği­nin formülünü bilemediği­ni söyleyen Salıcı, “Evet şir­ketler 5 yılda iyi kazançlar el­de etti ama bu bilinçli yatırım getirmeyen hormonlu bir bü­yümeydi. Bugünkü üretim ye­niden 2019 rakamlarına dön­dü. Dolayısıyla bizim 2019 yılındaymışız gibi başlayıp, bildiklerimizi unutup altya­pısı güçlü, sağlam yatırımlara yönelmemiz lazım. Yani hor­monlu dönemi unutmalıyız” ifadelerini kullandı.

“Sanayici atılacak son kurşunu attı”

Reel sektörde birçok kişinin artık işini faiz kararlarına göre belirlediğini söyleyen Sait Salıcı, “İnsanlar artık ‘şu faiz kararı açıklansın, bu fuar bitsin işimi devam ettirip ettirmeyeceğime karar vereyim’ noktasına geldi. Çünkü artık insanların atılacak kurşunları kalmadı. Son kurşunlarını attılar. Her bolluğun bir darlığı var. Biz şu anda bu darlık sürecini yaşıyoruz. Son 3-4 yılda da gayet bol bol bol iş oldu. Bol bol müşteri geldi. Bu darlık sürecini de fırsata çevirmemiz gerekiyor. Bu süreçte de en büyük görev STK’lara düşüyor, sektörlerin de STK’larına sahip çıkması gerekiyor ” diye konuştu.

AYSAF, 72’nci kez kapılarını açıyor

Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği AYSAD tarafından düzenlenen, sektöründe Avrasya’nın birinci, Avrupa’nın ise ikinci büyük fuarı olan Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı AYSAF, yarın kapılarını açıyor. Fuar, Pakistan, Hindistan, Özbekistan, İran, Rusya, Çin, Tunus, Cezayir, Mısır, Bulgaristan ve Türkiye Cumhuriyetleri’nden önemli ayakkabı üreticilerini bir araya getirecek.

72’nci kez düzenlenen AYSAF’da dünyanın dört bir yanından gelen ayakkabı yan sanayi malzemeleri, deri, suni deri, tekstil, taban, ökçe, aksesuar, makine, kimyasal ve kalıp üreticileri bir araya gelecek. Sait Salıcı, “Ayakkabı yan sanayi sektörü olarak zorlu bir süreçten geçiyoruz. İhracatımız düşerken, ithalatımız hızla artıyor. Bu durum, yerli üreticiler olarak bizleri derinden etkiliyor.

Sektörümüzün rekabet gücünü koruyabilmesi ve gelecekte varlığını sürdürebilmesi için acil önlemler alınması gerekiyor. Artık ucuz iş gücüyle rekabet etmek mümkün değil. Sektör olarak daha fazla Ar-Ge›ye yatırım yapmalı, inovasyona odaklanmalı ve katma değeri yüksek ürünler üretmeliyiz. AYSAF gibi fuarlar, bu dönüşüm için önemli bir platform sağlıyor. Hem ayakkabı hem de ayakkabı yan sanayi olarak gidecek daha çok yolumuz var” dedi.

Önceki

28 Nisan hava durumu! Meteoroloji’den pek çok vilayet için kuvvetli yağış uyarısı

Sonraki

Ticaret savaşı güce sıçradı! Çin, ABD’den doğalgaz alımını durdurdu

Son gönderi Blog

Don't Miss

Türkiye’nin rüzgâr gücü ihracatı 2,2 milyar doları aştı

Türkiye’nin rüzgâr enerjisi endüstrisi, 2,2 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşırken,

AYSAD Başkanı Sait Salıcı: Üretimde Suriye’yi art bahçe yapıp biz marka kasımızı güçlendirelim

Ayakkabı ana sanayi ile yan sanayi arasında hammaddeye vergi tartışmaları