Avrupa Komisyonu, 2025 yılında Türkiye ekonomisinde büyümenin yavaşlamasını, 2026 yılında ise yeniden toparlanmasını öngörüyor. Komisyonun “2025 İlkbahar Ekonomik Tahmini” raporuna göre, 2024’te yüzde 3,2 olan büyüme oranı, 2025’te yüzde 2,8’e gerileyecek; 2026’da ise yüzde 3,5 seviyesine yükselecek.
Raporda, iç siyasi belirsizliklerin ve finansal piyasalardaki oynaklığın, yetkililerin aldığı istikrar önlemlerine rağmen ekonomide baskı oluşturduğu belirtildi. Yüksek reel faiz oranlarının özel yatırımları sınırladığı, deprem sonrası yeniden inşa sürecinin sona ermesiyle birlikte sabit sermaye oluşumunun yavaşlayabileceği kaydedildi.
Tüketim artışı ılımlı, yatırımlar sınırlı
Hanehalkı tüketiminin, finansal beklentilerdeki iyileşmeye bağlı olarak yaklaşık yüzde 3,5’lik bir artış göstermesi öngörülüyor. Buna karşılık, mali disiplin önlemleri kapsamında kamu harcamalarında daha temkinli bir yaklaşım bekleniyor.
İhracatta zayıflama, cari açıkta dengelenme beklentisi
Komisyon, liradaki reel değerlenme ve dış talepteki zayıflık nedeniyle ihracat büyümesinin düşük kalacağını öngörüyor. ABD’nin uygulamaya aldığı yeni tarifelere bağlı ticaret yön değişiminin sınırlı fayda sağlayacağı değerlendirilirken, ithalatın dengeli seyri ve düşen enerji fiyatlarıyla cari açığın düşük kalacağı tahmin ediliyor. Net ihracatın büyümeye katkısının ise 2025-2026 döneminde sıfıra yakın olacağı ifade edildi.
İşgücü piyasasında durağanlık sinyali
2024 yılında dirençli kalan istihdam piyasasında 2025’te yavaşlama bekleniyor. İşsizlik oranının artarak daha yüksek bir seviyede sabitlenmesi öngörülürken, işgücü yetersizliği ve maliyet baskılarının devam edeceği vurgulanıyor.
Riskler sürüyor, ancak politika tepkisi güçlü
Raporda, Türkiye’nin son yıllarda hem iç siyasi hem de jeopolitik açıdan yüksek risklerle karşı karşıya olduğu hatırlatılarak, 2025 başında bu risklerin yeniden arttığına dikkat çekildi. Ancak ülkenin, daha sağlam bir politika çerçevesi, daha düşük ekonomik dengesizlikler ve oluşturulan tamponlar sayesinde bu risklere karşı önceki yıllara göre daha hazırlıklı olduğu belirtildi.
Yine de ekonomideki yeniden dengeleme sürecinin yönetiminin karmaşık ve hassas olmaya devam edeceği vurgulandı.