Ferit PARLAK
Son dönemde uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının, enflasyonla mücadele ve makroekonomik istikrarı sağlama amacı taşıdığını ifade eden Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, “Ancak, bu politikaların doğrudan sonucu olarak ekonomik aktivitede belirgin bir yavaşlama gözlemlenmektedir” diye konuştu.
Ardıç, “Bu sürecin en tehlikeli yönü ise, sanayi sektöründe yaşanan daralmanın uzun vadeli yapısal tahribata dönüşme riskidir. Üretim altyapısının atıl kalması, nitelikli işgücünün kaybı, makine ve ekipmanların değer kaybı gibi unsurlar, sanayi sektörünün toparlanmasını zorlaştırır ve potansiyel büyüme kapasitesini sınırlar” şeklinde konuştu.
Üreten için sancılı dönem
ASO Meclis Toplantısı’nda sanayicinin sorunlarını anlatan ve son dönemde enflasyonla mücadele kapsamında alınan sıkı para politikası kararlarını yakından takip ettiklerinin altını çizen Ardıç, “Bu adımların, orta vadede fiyat istikrarını sağlamaya yönelik olduğu konusunda hemfikiriz. Sıkılaştırıcı politikalarla ekonominin soğuması, her ne kadar fiyat istikrarı açısından olumlu bir gelişme olarak görülse de, bu süreç bizim açımızdan oldukça sancılı geçmektedir” dedi.
Sıkı para politikalarının bir uzantısı olan yüksek faiz oranlarının yatırım ve üretim kararlarını olumsuz etkilediğini dile getiren Ardıç, “Bu sayede krediye erişim zorlaşmakta, işletme sermayesi ihtiyacı karşılanamamakta ve özellikle KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektörde ciddi bir tahribat yaşanmaktadır” diye konuştu.
YTAK geleneksel sektörleri de kapsamalı
Ardıç, “Bu noktada, biz sanayicilerin yatırım gücünü artırma amacıyla hükümetimiz tarafından atılan adımları da yakından takip ediyoruz. Yürürlüğe giren yeni Yatırım Teşvik Sistemi’ni, sanayimizin sürdürülebilir dönüşümünü destekleyecek ve yüksek katma değerli üretimi hızlandıracak stratejik bir adım olarak değerlendiriyoruz” dedi.
Yeni sistemin kalkınma hedefleriyle uyumlu olduğunu kaydeden Başkan Ardıç, “Özellikle teknoloji odaklı ve dış ticaret dengesini iyileştirici yatırımlara yönelik seçici yaklaşımı ile ülkemizin kalkınma hedefleriyle uyumludur” şeklinde konuştu. Yeni Yatırım Teşvik Sisteminin tamamlayıcısı olarak Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) programına da değinen Ardıç, “YTAK 300 milyar liradan 500 milyar liraya çıkarıldı.
Firmalarımızın yatırımlarına önemli bir ivme sağlayacağını düşündüğüm bu adımlar için Cumhurbaşkanımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Orta yüksek ve yüksek teknolojili üretim yapan firmalarımız için sağlanan bu tür desteklerin geleneksel sektörlerimizi de kapsayacak şekilde çeşitlendirilmesi, üretimin devamlılığı ve rekabetçilik açısından çok değerli olacaktır” açıklaması yaptı.
“Üretim olmadan büyüme oluyor!”
Enflasyonla mücadelede sıkılaştırıcı politikaların maliyetini en çok sanayi sektörünün yaşadığını, büyüme verilerinin teyit ettiğini savunan Ardıç, “2025 yılı 1. çeyrek büyüme rakamları yüzde 2 ile beklentilerin altında geldi. Büyümeye inşaat sektörü ve kısmi zayıflamaya rağmen iç talebin kaynaklık ettiğini görüyoruz.
Tüketim harcamaları bir önceki çeyreğe göre bir miktar azalmış olmasına karşın yine de yüksek olduğu dikkat çekiyor. Ekonominin arz tarafında ise sanayi ve tarım sektörlerinde ciddi bir daralma var. Sanayide yüzde 1,8, tarımda yüzde 2’lik daralma, üretim olmadan büyümeye işaret ediyor. 2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 21.7 olan sanayinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı, yüzde 19.2’ye geriledi” ifadelerini kullandı.
İhracat 2 çeyrektir negatif tarafta
Ardıç, “İmalat sanayiinde mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı da Haziran ayında, bir önceki aya göre 0.7 puan azalarak, 6 Şubat depremlerinden sonraki en düşük seviye olan yüzde 74.4’e düştü. İki çeyrektir negatif seyreden net ihracatın büyümeyi 0,6 puan aşağıya çektiğini görüyoruz. İstikrarlı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşabilmek için sınai üretimin artırılması büyük önem taşıyor” diye konuştu.
Dezenflasyonist süreç açısından 1. çeyrek büyüme verilerinin olumlu değerlendirilebileceğini söyleyen Ardıç, “Ancak ekonomin arz tarafı açısından sıkıntılıyız. Enflasyonla mücadelede arz yönünün de güçlü tutulmasının en az talep yönetimi kadar önemli olduğunu defaatle ifade ediyoruz. Arzda yaşanacak şokların hem ilave enflasyonist bir etkiye neden olacağı hem de ihracat ve istihdama olumsuz yansıyarak işsizliği artırabileceği unutulmamalı” dedi.
“Para politikasındaki adımlar, Maliye’de de gerekiyor”
Seyit Ardıç, enflasyonun en önemli gündem maddesi olmaya devam ettiğine dikkat çekti. Ardıç şunları söyledi:
“Ülkemizin enflasyon göstergelerinin küresel ortalamaların oldukça üzerinde olması, fiyat istikrarını sağlayabilmek için halen kat etmemiz gereken önemli bir mesafe olduğunu ortaya koyuyor.” Dedi. Ardıç, “Enflasyonla mücadele için para politikasında rasyonel adımlar atılıyor. Maliye politikasından gelecek güçlü destek başarıya ulaşmanın anahtarı olacaktır.”
Kamuda tasarruf yapıldığına ilişkin güçlü ve somut örneklerin, kamuoyunda enflasyonun düşeceğine dair beklentiyi kuvvetlendireceğine vurgu yapan Başkan Ardıç, “Kamu mali disiplininin sadece gelirleri artırarak değil, harcamalarda tasarrufla da sağlandığı kanaatinin yaygınlaşması, dezenflasyon sürecinde elde edilecek başarının temel belirleyicisi olacaktır” açıklamasında bulundu.
“Yapısal reformlar hızla hayata geçirilmeli”
ASO Başkanı Seyit Ardıç, 2022 Aralık ayında göreve geldiğinden bu yana sanayimizin gelişmesi ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmamıza katkı sağlamak amacıyla sorunları dile getirip öneriler sunduğunu söyledi. Ardıç, “Her defasında da yapısal reformların önemine vurgu yapıyorum. Oysa yapısal reform sadece teknik bir kavram değil; aynı zamanda bir irade, bir vizyon meselesidir.
Hukukun üstünlüğünden eğitim sistemine, vergi yapısından iş gücü piyasasına kadar birçok alanda atılması gereken adımlar, geleceğimizi doğrudan şekillendiriyor. Sürdürülebilir büyüme ve orta gelir tuzağından çıkış için enflasyonla mücadele, yatırım ortamı ve iklimi, istihdam piyasası, sosyal yardımlar, eğitim başta olmak üzere birçok alanda yapısal reformların hızla hayata geçirilmesine ihtiyacımız var. Cesaretle, kararlılıkla ve ortak akılla hareket ederek yol almalıyız” şeklinde konuştu.
“Tedarik zincirindeki riskler, bizleri zora soktu”
Yılın ilk yarısını geride kalırken, beklentilerin risk algısının halen devam ettiğini gösterdiğini kaydeden Seyit Ardıç, “Rusya-Ukrayna savaşının etkilerini, Suriye’de yaşananları konuşurken, şimdi de Orta Doğu’da yükselen yeni bir çatışma dalgası ile karşı karşıya kaldık.
Gazze’de yaptığı soykırımla tüm insanlığı utandıran İsrail’in İran’a saldırıları, İran’ın misillemeleri ve ABD’nin müdahil olmasıyla yaşanan süreç, küresel ölçekte kaygıları zirveye taşıdı” dedi. Yakın coğrafyada istikrarsızlığı tüm şiddetiyle körükleyen gelişmelerin küresel ekonomiyi de derinden etkilediğini vurgulayan Ardıç, “Zaten hassas dengeler üzerinde duran küresel sistem daha da kırılgan hale geliyor.
Özellikle enerji fiyatlarında görülen dalgalanmalar, petrol ve doğalgaz arzına yönelik tehditler, dünya ekonomilerindeki belirsizlik dalgasını tetikliyor” şeklinde konuştu. Yeni risklere de değinen Başkan Ardıç, “Enerji fiyatları kaynaklı küresel enflasyon baskısının yeniden artması, merkez bankalarının faiz politikalarını daha da karmaşık hale getiriyor; tedarik zincirlerinde oluşan yeni riskler ise reel sektörü zora sokuyor.” Dedi.
“Bırakın vizeyi randevu alamıyoruz”
Vize problemine ayrı bir parantez açan Ardıç, “İş görüşmeleri ve anlaşmaları yapmak, fuarlara katılmak için Avrupa Birliği ülkelerine seyahat etmek istediğimizde vize engeli ile karşılaşıyoruz. Vize alabilmeyi bırakın, başvuru için randevu bile alamıyoruz ya da aylar sonrasına gün veriliyor” dedi. Ardıç sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz sanayicilerin defalarca şikayet ettiği vize sorununu Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Ossowski de dile getirdi.
Türkler’in vize için aylarca beklemesine tepki gösterdi ve ‘Bu, hepimiz için utanç verici’ açıklaması yaptı. Büyükelçi, ‘Stratejik ortak, çok önemli bir NATO müttefiki olan Türkiye’nin vizesiz seyahat imkanı olmaması nasıl olabilir?’ diye soruyor. Biz de AB Büyükelçisi’ne soralım o zaman? Bırakın vizesiz seyahati, vize randevusu bile alamamak nasıl olabilir? Dış ticaretimizin yarısını gerçekleştirdiğimiz Avrupa Birliği ile yaşadığımız bu vize sorununun artık çözüme kavuşması için tüm taraflar gerekli adımları atmalı ve iş insanlarımızın önündeki bu engel kalkmalıdır.”
“Eleştiririz ama tek yürek olmayı da iyi biliriz”
ASO Başkanı Ardıç, ekonomide, eğitimde, hukukta, demokraside elbette eksik ve yanlışların olabileceğini dile getirdi. Ardıç, zaman zaman farklı düşünebilir, tartışabiliriz. Eleştirilerimizi dile getirir, çözüm önerilerimizi sunarız. Ama mesele memleket olduğunda; dışarıdan gelen bir tehdit, ortak geleceğimizi ilgilendiren bir gelişme söz konusuysa, işte o zaman tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakır, bir olmayı, beraber olmayı, tek yürek, tek yumruk olmayı çok iyi biliriz. Biz sanayiciler olarak sadece üretimle, istihdamla, ihracatla değil; aklımızla, vicdanımızla, inancımızla da ülkemizin geleceğine sahip çıkıyoruz. Ortak hedefimiz belli: Başı dik, birliği güçlü, yarınları umut dolu bir Türkiye” dedi.