RECEP ERÇİN
Hafta sonu hayatını kaybeden Merkez Bankası (TCMB) eski başkanlarından Süreyya Serdengeçti yarın Ankara’daki Maltepe Camii’nde ikindi vaktinde kılınacak cenaze namazının ardından, Gölbaşı Mezarlığı’na defnedilecek. 2001 krizi dönemi ve sonrasında Merkez Bankası Başkanlığı görevini üstlenen Serdengeçti, bir döneme damgasını vuran isimdi. Serdengeçti’nin vefatının ardından çok sayıda mesaj yayınlandı.
DÜNYA olarak Serdengeçti’yi arkadaşı iktisatçılara sorduk. 1978-1979 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı, 1992-2004 yıllarında Merkez Bankası Banka Meclisi Üyesi olarak görev yapan iktisatçı Prof. Dr. Bilsay Kuruç, “Çok sevdiğim bir insandı. Ekonomi kültürüne sahipti. Finansta çalışan birçok kişiden farklı olarak sağlam makro ekonomi bilgisi vardı. Döviz ve faize kafası takılı olan biri değildi. Geniş bakardı. Daha kalkınmacı ve dünyayı izleyen bir bakış açısı ile dünyayı bilmeye çalışan bir kültür sahibi idi. Kültür bakımından zengin biriydi. Yılda birkaç kez buluşup uzun sohbetler yapardık” dedi.
“Varlık enflasyonunu konuştuk”
“Farklı bir kişilik sahibi idi ve çalışkandı. İşleri mutlaka kendisi yapmak isteyeni çözmek isteyen, başkasına ihale etmeyen bir arkadaştı” ifadelerini kullanan Bilsay Kuruç, “Merkez Bankası’ndan yetişti. Bir gün bana anlattı; 70’lerin sonunda ben planlamadayken planlamacı olmak istemiş ama almamışız biz onu. Sonra çok hayıflandım. Fakat yerini buldu. Merkez Bankası’nda kilit noktalarda çalıştı. Görevini hakkıyla yaptı. Son sohbetimizde yaşanan şeyin bir varlık enflasyonu olduğunu konuştuk” bilgilerini verdi.
“Siyasete dayanarak yükselmeye çalışmadı”
Merhum Süreyya Serdengeçti ile 80’ilerin sonundan 90’ların ortasına kadar Merkez Bankası’nda birlikte görev yapan ekonomi yazarı Uğur Gürses’i aradığımızda cenaze töreni için Ankara yolundaydı. Gürses, Serdengeçti için “Hiçbir zaman siyaset ve siyasetçilere dayanarak mesleki kariyerinde yükselmeye çalışmadı” ifadelerini kullandı. Gürses ayrıca, Linkedin’deki paylaşımına işaret etti. Gürses’in o paylaşımındaki şu ifadeler dikkat çekti: “Serdengeçti, son yarım yüzyılda Merkez Bankası başkanlığı koltuğuna oturan çekirdekten merkez bankacı olan ilk kişiydi. İkincisi ise Durmuş Yılmaz’dır. Başka da olmadı. Serdengeçti, birlikte 8 yıl çalıştığım amirim, ustam, ağabeyim oldu. Dürüst, donanımlı ve entelektüeldi. Gece-gündüz demeden fedakarca çalıştı. Doğru bildiğini söyledi. Uzmanlığa ve inisiyatif kullanımına alan sağladı. Gencecik uzmanlara milyar dolarları yönetme, inisiyatif alma yetkisi verdi.
Başarılı olduğumuzda bunu değerini çok daha iyi anlamıştık. Hiç bir zaman ‘doğrusu budur’ egosu sergilemedi; bunu görmemizi sağladı. Eğitime önem verdi. Yurt dışı eğitimlerde hafta sonunu da orada geçirmemizi, oradaki kültürel yaşamı görmemizi isterdi. Uluslararası platformlarda çok saygın biriydi. Türkiye’nin dışa açıldığı, piyasaların oluştuğu, TL’nin konvertibiliteye geçtiği süreçlerde, döviz rezervlerinin modern yöntemlerle yönetimine geçişte, açık piyasa işlemlerinde birlikte çalıştık. İyi günleri, zor günleri, geç saatlere kadar uğraşmayı birlikte aştık. Onunla çalışmaktan gurur duydum.”
Yakın mesai arkadaşı Özatay anlattı
Merhum Serdengeçti TCMB Başkanı iken onunla birlikte aynı ekipte yer alan ve başkan yardımcısı olan Prof. Dr. Fatih Özatay da yarın düzenlenecek törene katılmak üzere yurt dışından geleceğini belirtti. Sosyal medya hesabı X’te yaptığı paylaşıma dikkatimizi çeken Özatay, “Üç gün öncesine kadar 50 metre mesafede odalarımız aynı yerdeydi” dedi.
Özatay’ın X’teki mesajları ise şöyle oldu: “Mayıs 2001’de Başkan Yardımcısı olarak atandım. Sevgili Süreyya’yı Merkez Bankasında daha önce görev yaptığım yıllardan tanıyordum. Ben Araştırma Genel Müdürlüğünde çalışıyorken o da Para Piyasaları Genel Müdürlüğündeydi. O sıralarda Hazine Müsteşarlığında, Devlet Planlama Teşkilatında, Sermaye Piyasası Kurumunda ve akademide çalışan bir arkadaş grubumuz vardı. Yaklaşık ayda bir Körfez (şimdiki Kumsal) Lokantasında toplanır hem olan biteni tartışır hem de yemek yerdik.
Bir de artık yayın hayatına devam etmeyen İktisat İşletme ve Finans dergisinin yayın yönetmeni Ali Bilge, yine yaklaşık ayda bir, birimizin sunum yaptığı ve sonrasında konunun tartışıldığı akşam toplantıları düzenlerdi. Dolayısıyla, Süreyya ile Merkez Bankasında başlayan arkadaşlığımız ben 1995’te Banka’dan ayrıldıktan sonra da devam etmişti. Süreyya’yı daha yakından tanımam ve arkadaşlığımızın dostluğa evrilmesi Mayıs 2001 sonrasındaki dönemdedir. İkimizin de görev süresi 2006’nın ilk aylarında bitti ve ikimiz de TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Ekonomi Bölümünün akademik kadrosuna geçtik. Hemen sonrasında, başında Güven Sak’ın bulunduğu TEPAV’ın çalışmalarına katkı vermeye başladık.
Bu birliktelik Süreyya’nın cumartesi günü aramızdan ayrılışına kadar devam etti. Süreyya’nın Türkiye ekonomisine ve Merkez Bankasına yaptığı katkıları ve o dönemde yaşananları yakından bilen biriyim. Hemen belirteyim ki o ‘doğma büyüme’ bir merkez bankacıydı. Çok başarılı Başkanlığı döneminde enflasyon yüzde 70’lerden yüzde 7’lere kadar geriledi ve o civarda uzun süre kaldı. Rüştü Saracoğlu, Hasan Ersel ve Ercan Kumcu döneminde gündeme giren ama sonra rafa kalkan Merkez Bankasının bağımsızlığı tekrar gündeme girdi ve bir daha da çıkmadı. Paradan altı sıfır atıldı.
Merkez Bankasının 2001 krizinde zedelenen itibarı fazlasıyla geri kazanıldı. Entelektüeldi. Klasik müziği çok sever, aynı besteyi farklı icracılardan dinlemeye ve karşılaştırmaya bayılırdı. Tarih meraklısıydı. Toplantı 15’te başlayacaksa 15.00’da mutlaka toplantı yerinde olurdu. Başkanlık döneminde dikkatimi çok çeken bir özelliği, önemli bir konuda karar alınacakken önceden aslı fikrini beyan etmemesiydi. Verimli bir tartışma ortamı oluşturmak için yapardı bunu. Toplantıya katılanlara tek tek söz verir, farklı görüşleri dinler ve bir uzlaşı arardı. Kendi fikrini asla dayatmazdı.”