Bugün: Temmuz 11, 2025
Temmuz 11, 2025
4 dk. okuma

Deniz kirliliği Mersin turizmini tehdit ediyor

Asya ÇOKKESER- MERSİN

Yaz sezonunun başlamasıy­la birlikte sahil şeridinde hareketlilik artarken, va­tandaşların temiz deniz arayışı da derinleşiyor. Özellikle şehir mer­kezine yakın kıyılarda deniz kir­liliğinin gözle görülür seviyelere ulaştığını belirten Mersin Üni­versitesi Su Ürünleri Fakülte­si’nden Prof. Dr. Deniz Ayas, “Bu­gün çoğu şehir merkezi sahilin­de, dönemsel kirlilik nedeniyle temiz bir denize ulaşmak olduk­ça zor hale geldi. Bu kirlilik, yal­nızca halk sağlığını değil; aynı za­manda doğrudan turizmi de teh­dit eden ciddi bir sorundur” dedi. Mersin’in sahip olduğu doğal gü­zelliklerin ve uzun kıyı şeridinin, turizm açısından büyük bir avan­taja dönüşmesi gerektiğini vur­gulayan Ayas, mevcut çevresel tablo nedeniyle bu potansiyelin kullanılamadığına dikkat çeke­rek, “Kızkalesi, Narlıkuyu, Aydın­cık gibi Türkiye’nin en güzel kıyı alanları burada. Ancak bu sahil­lerde dahi, deniz kirliliği ve bula­nıklık gibi nedenlerle turistik ca­zibe azalıyor. Temiz ve berrak bir deniz, turistin en temel beklenti­sidir” diye konuştu.

“Kirlilik dış etkenlerle de besleniyor”

Mersin’in yalnızca yazlıkçıla­rın değil, aynı zamanda yerli ve ya­bancı turistlerin de uğrak noktası olabilmesi için doğal kaynakların korunması gerektiğini vurgula­yan Prof. Dr. Deniz Ayas, “Mersin Körfezi’nde artan deniz kirliliği yalnızca yerel kaynaklarla sınırlı değil, aynı zamanda çevre illerden ve uluslararası sulardan da besle­niyor. Örneğin, Seyhan Nehri ara­cılığıyla Adana’dan gelen kimya­sal maddeler ve mikroplastikler Körfez’e taşınıyor. Üstelik Akde­niz’deki dairesel akıntı sistemi, tüm Ortadoğu kıyılarından ge­len kirliliği de Mersin kıyılarına yönlendirebiliyor” dedi. Tarım ve sanayi faaliyetlerinden kaynak­lanan kimyasal yüklerin yanı sı­ra, evsel atıklar ve yetersiz arıtma altyapısının da Körfez’in ekolo­jik dengesini bozduğunu kayde­den Ayas, “Bu durum hem ekolojik hem de görsel açıdan bir felaket­tir” açıklamasında bulundu. Yat turizminin bilinçsizce yürütül­mesinin deniz çayırları üzerinde ciddi tahribata yol açtığını vurgu­layan Prof. Dr. Ayas, “Özellikle Si­lifke ile Aydıncık arasındaki ma­rina bulunmayan kıyı bölgelerin­de, tekneler çapalama yöntemiyle denize demirliyor ve bu işlem sı­rasında deniz çayırları fiziksel olarak sökülüp yok ediliyor. Oysa bu alanlar, denizel biyoçeşitliliğin odak noktalarıdır. Bu nedenle Ay­dıncık gibi kritik deniz habitatla­rına sahip bölgelerin deniz koru­ma alanı olarak ilan edilmesi zo­runludur” ifadelerini kullandı.

“Deniz temizliği için ortak sorumluluk şart”

Altınorfoz Hotel ve Sahil Martı Hotel Genel Koordinatörü Murat Demir de deniz, kumsal ve çevre­yi temiz tutmanın herkesin görevi olduğunu belirterek, “Bu konuda özellikle yerel yönetimlerin, vali­liklerin ve ilgili bakanlıkların da­ha fazla önlem alması gerekiyor. Mersin’de şehir merkezinden de­nize girilebiliyor ancak su kalitesi istenilen seviyede değil. Temiz ve berrak deniz için Erdemli sonrası bölgeler tercih ediliyor. Kızkalesi, Susanoğlu gibi yerlerde deniz da­ha temiz. Oysa şehir merkezinde de rahatlıkla denize girilebilme­si hem halk hem turizm için çok değerli olurdu. Geçmişte sitelerin ve otellerin kendi arıtmaları vardı ama bu sistemler yetersizdi. Da­ha sonra tüm tesisler belediyenin kanalizasyon hattına bağlandı. Bu sayede kirlilik azaldı. Ancak gü­nümüzde artan nüfus nedeniyle mevcut arıtma tesisleri yetersiz kalıyor. Tesislerin kapasitesi artı­rılmalı ve düzenli bakımları aksa­tılmamalı” dedi.

“Kaybedilen turisti geri kazanmak zor”

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği TURSAB Denetim Kurulu Başkanı ve MTSO Meclis Üyesi Hakan Bayındır ise, havanın rüzgarlı gitmesi ve dalgaların, denizdeki kirliliği görünmez kıldığına dikkat çekerek, “Bu da insanlarda kirliliğin sadece dalgalardan kaynaklandığı izlenimini yaratıyor. Ancak deniz durulduğunda gerçek tablo ortaya çıkacak. Eğer bu kirlilik sürerse, zaten zor geçen sezon daha da kötüleşir. Müşteri kitlemizin en az yüzde 60’ı bu durumdan etkilenir. Kirliliğin kaynağıyla ilgili bazı toplantılar yapıldı. Mısır Körfez’i kaynaklı olduğu söyleniyor. Çalışmalar başlatıldı ama elimizde güçlü bir takip mekanizması yok. Özellikle otelciler bu konuda çok sıkıntılı. Deniz durulup müsilaj görünür hale gelirse, bu bizim en az 2-3 yılımızın kaybı demek. Mersin’i terk eden turisti geri kazanmak çok zor. Bu yıl denizanası fazlaydı, zehirli balıklar da gündeme geldi ama bunlar alınacak önlemlerle yönetilebilir. Müsilaj ise çok daha ciddi bir sorun. İnsanlar bunu gördüğünde denize ayaklarını bile sokmak istemiyor. “Asla girmeyiz” diyorlar. Yerel yönetimler, Valilik ve ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün çalışmaları var ama yeterli değil. Bu süreç için daha yoğun denetim ve hızlı aksiyon gerekiyor. Mersin turizminin geleceği bu sürecin iyi yönetilmesine bağlı” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki

İDO, Ege ve Akdeniz’de yeni seferlere başladı

Sonraki

2025 yılı YOİKK aksiyon planı yayımlandı: Öncelik ihracat, hidrojen, KOBİ ve mesleksel eğitimin olacak

Son gönderi Blog

Don't Miss

İDO, Ege ve Akdeniz’de yeni seferlere başladı

Geçtiğimiz yıl Ege Adaları’na başlattığı seferlerle Samos ve Leros Adaları’na

Elektrikli Otomobillerin Batarya Üretimini de Dikkate Aldığımızda Benzinli Araçlardan Ne Kadar Daha Çevreci Olduğu Açıklandı

Uluslararası Temiz Ulaşım Konseyi (ICCT) tarafından yapılan bir araştırma, elektrikli