Bugün: Temmuz 1, 2025
Temmuz 1, 2025
4 dk. okuma

Yıkıntıların altından yüzlerce yeni bayan teşebbüsçü çıktı

Hamide HANGÜL

Yıkıcı depremlerin üzerin­den iki yıl geçti. Kadınla­rın yeniden ayağa kalkmak için gösterdikleri emek ve karar­lılık ise yıkıntılar arasından yeni girişimciler çıkardı.

Deprem böl­gesinde çok sayıda proje geliştir­diklerini ve yürüttükleri çalışma­ların kadınların ekonomik ve sos­yal hayata dönüşünde belirleyici rol oynadığına işaret eden Sektö­rel Dernekler Federasyonu (SE­DEFED) Başkanı Emine Erdem, “Kriz anlarında, özellikle kadınla­rın dayanıklılığı, yeniden başlama gücü, toplumları ayağa kaldıran en önemli unsurlardan biri.

Dep­rem sonrası yaraları birlikte sar­mak için işbirliklerine çok önem verdik. Bu sayede kadınların ye­niden üretim ve ticarete katılımı sağlandı” dedi. Erdem, kadın is­tihdamı, reel sektör ve terörün so­na erdirilmesi için atılan adımla­rın bölgeye etkisini DÜNYA’ya de­ğerlendirdi.

“Yüzlerce kadın üretime katıldı”

Deprem bölgesinde “kadınların güçlenmesine destek” projesine de işaret eden Erdem, “Adana, Ga­ziantep, Kahramanmaraş, Hatay ve Şanlıurfa gibi depremden doğ­rudan etkilenen illerde, 100 kadın girişimciye ulaşarak temiz enerji çözümleri geliştirmeleri için des­tek sunduk.

Aynı şekilde, Yöne­tim Kurulu Başkan Yardımcılığı­nı üstlendiğim TÜRKONFED’de kadın girişimcilerin en temel ih­tiyacı olan ekipman, üretim alanı ve finansmana erişim konula­rında çözüm odaklı çalıştık. Tekstil ve gıda sektörlerin­de kooperatifleşme süreç­lerini destekleyerek yüz­lerce kadının üretime katılmasına olanak sağ­ladık” dedi.

“Küresel ekonomiye 28 trilyon dolar eklenir”

Kadın işgü­cüne de deği­nen Erdem, McKinsey Global Ins­titute’un verilerine göre, kadın­ların iş gücüne katılım oranı er­keklerle eşit se­viyeye geldiğin­de, dünya ekonomisinin 2030’a kadar yüzde 26 büyüyebileceğine işaret ederek, “Bu, küresel GSY­H’ye 28 trilyon dolar eklenmesi demek. Kadınların ekonomiye ka­tılımı sadece bir kalkınma mese­lesi değil, toplumsal adalet ve re­fahın inşası için temel bir koşul” dedi.

Halen yaklaşık 10 milyon kadının evde, görünmeyen ancak son derece değerli bir emek ürettiğine işaret eden Erdem, sözlerini şöyle sür­dürdü: “Her şeyden önce, Ataerkil kül­türün, kadının işi olarak gör­düğü sorum­luluklarını hafifletme­den kadının iş gücüne kalıcı katı­lımını sağ­layama­yız. Bu da kapsamlı bir fırsat eşitli­ği sefer­berli­ğiyle müm­kün. Öncelikle çocuk ve yaşlı ba­kım hizmetlerinin ekonomik ola­rak erişilebilir ve yaygın olması şart. Kurumlarda süt odaları gibi kadın dostu uygulamalar yaygın­laşmalı, anneler için esnek çalış­ma modelleri sunulmalı. Eşit işe eşit ücret ilkesi sahiplenilmeli.”

Barış için atılan her adım tarihi bir fırsat

Erdem, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına adım atılan bugünlerde, barışın, güven ortamının ve toplumsal huzurun güçlenmesine yönelik atılan her adımın, tarihî bir fırsat olduğuna vurgu yaptı.

Terörün sona erdirilmesi için atılan adımların bölgeye etkilerine yönelik sorumuz üzerine Erdem, şu değerlendirmelerde bulundu: “Doğu ve Güneydoğu’da terörün sona ermesiyle sağlanacak huzur ve güven ortamı, bölgeye yapılacak yatırımların artmasına, üretimin, girişimciliğin ve istihdamın güçlenmesine zemin hazırlayacağını umuyorum.

Ancak bunun için kamunun bölgeye yapılacak yatırımları teşvik edecek uygulamalar yapması gerekiyor. Kapsayıcı kalkınma politikalarıyla, bölgenin tüm potansiyelini ortaya çıkararak, daha adil, barışçıl ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edebiliriz.”

“İş dünyası halen temkinli”

2025’in ikinci yarısına doğru ilerlerken iş dünyasının halen temkinli olduğuna işaret eden Erdem, “Pek çok firma, mevcut kapasitelerini mümkün olduğunca verimli kullanmaya çalışıyor. Dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm yatırımlarının desteklenmesi, ekonomik büyümenin temel taşları arasında. Bugün birçok işletme finansal kısıtlar nedeniyle bu yatırımları ertelemek zorunda kalıyor” dedi.

Kronik kur yüksekliği ve ithalat bağımlılığının, firmaların maliyet enflasyonunu artırdığına işaret eden Erdem, enerji ve hammadde fiyatlarındaki artışlarla birlikte finansman zorluklarını derinleştirdiğine işaret ederek, şöyle devam etti: “Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ihracatçılarımızın risk almasını zorlaştırıyor; dolayısıyla dış pazarlardaki rekabet gücü olumsuz etkileniyor. Bu noktada, ihracatçıları destekleyecek kur garantileri gibi uygulamaların geliştirilmesi büyük önem taşıyor.”

“İşletmeler işçi azaltma gibi zor kararlar alabiliyor”

Yüksek faiz oranları ve daralan kredi imkanlarının ise firmaların yatırım yapma isteğini ciddi şekilde azalttığına işaret eden Emine Erdem, “Yatırımların durmasıyla, birçok sektörde üretim kapasitesinde daralmalar yaşanıyor. İşletmeler, maliyetleri kısmak için personel sayısını azaltmak gibi zor kararlar alabiliyorlar.

Özellikle KOBİ’ler, azalan siparişler ve artan girdi maliyetlerinin baskısıyla bu süreci daha da derinden hissediyor. Üretim ve hizmet sektörlerinde kapasite düşüşleri gözlenirken, firmalar uzun vadeli büyüme hedeflerinden ziyade mevcut hacimlerini korumaya odaklanmış durumda. İşletmeler, zarar etmemek için temkinli davranıyor ve büyüme yerine hayatta kalmaya öncelik veriyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

Önceki

Piyasaların kurultay gerilimine erteleme nefesi

Sonraki

DOSAB kendi fiber şebekesini kurdu

Son gönderi Blog

Don't Miss

İtalya yarım milyon göçmene kapılarını açıyor: AB dışı 500 bin bireye çalışma müsaadesi

İtalya, büyüyen iş gücü açığını kapatmak için önümüzdeki iki yıl

İtalya yarım milyon göçmene kapılarını açıyor: AB dışı 500 bin şahsa çalışma müsaadesi

İtalya, büyüyen iş gücü açığını kapatmak için önümüzdeki iki yıl