Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez’in kaleme aldığı değerlendirmede, Türkiye ekonomisinde enflasyon ile işsizlik oranı arasında ters yönlü ve güçlü bir ilişki olduğu vurgulandı. 1990–2024 dönemine ilişkin TÜİK verilerine dayanan analiz, ünlü Phillips Eğrisi yaklaşımının Türkiye için de geçerli olduğunu ortaya koyuyor.
Eğilmez’in analizine göre, yıllar itibarıyla enflasyon oranı düştüğünde işsizlik oranı artma eğilimi gösterdi. TÜFE ve işsizlik oranlarının birlikte yer aldığı grafik ve veri setine göre bu iki değişken arasında -0,71 düzeyinde yüksek negatif korelasyon bulunduğu ifade edildi. Bu durum, enflasyon ile işsizlik arasında güçlü bir ters yönlü ilişki olduğunu gösteriyor.
“Enflasyonu düşürmenin bedeli işsizlik artışı”
Phillips Eğrisi analizine atıfta bulunan Eğilmez, “Enflasyonu kontrol altına almak için uygulanan politikalar, kısa vadede işsizlikte artışa neden olabilir” değerlendirmesinde bulundu. Enflasyonun kontrolden çıktığı dönemlerde, onu tekrar düşürmenin ekonomik ve sosyal maliyetlere yol açabileceğini vurgulayan Eğilmez, “Bu maliyetlerden biri de istihdam kaybı” dedi.
Geniş tanımlı işsizlik artıyor
Resmî işsizlik oranlarının yanıltıcı olabileceğini belirten Eğilmez, çalışmaya hazır olduğu halde iş aramayan ve bu nedenle işsiz olarak sınıflandırılmayan bireyleri de kapsayan “geniş işsizlik” oranına dikkat çekti. TÜİK’in 2025 yılı ilk çeyrek verilerine göre hazırlanan grafik, geniş işsizliğin son yıllarda artış eğiliminde olduğunu ortaya koydu.
ENAG verilerinin yeterince uzun vadeli olmaması nedeniyle uzun dönemli enflasyon karşılaştırmalarında kullanılamayacağını belirten Eğilmez, geniş işsizlik verisinin ise mevcut durumun daha gerçekçi bir fotoğrafını sunduğunu ifade etti.
“Veriler gerçekçi olmalı”
Phillips Eğrisi analizinin rehberlik etme potansiyeli taşıdığına işaret eden Mahfi Eğilmez, analizlerin sağlıklı sonuçlar verebilmesi için kullanılan verilerin gerçekleri yansıtmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.