Sevilay ÇOBAN
Mevcut ekonomik konjonktür ve küresel ekonomik krizler; yatırımcıların yönünü bulmasını güçleştirirken, yeni iş fikirleri ortaya koyan ya da ekonomik özgürlüğünü elde etme çabasına düşen kadınları dalgalı denizde mücadeleye zorluyor.
Üstelik onların önündeki bariyerler çoğu zaman toplumsal dogmaların arasında sıkışırken, beklenti de ‘başarının olağanüstü’ olması yönünde. 23 yıldır kadın girişimciliğinde çıtayı yükselmenin derdine düşen KAGİDER, bu konudaki gelişimi ve yönü hazırladığı Türkiye’nin Kadın Girişimciliği İzleme Raporu ile ortaya koydu. Rapor, 2019 yılına kıyasla ekosistemde yadsınamaz bir ilerlemeye işaret ederken, finansa erişimde zorluk çeken kadınların, omuzlarında çok daha ağır yük taşıdığını gözler önüne koyuyor.
Buna rağmen geleceğe güvenle bakan kadınlar, fırsatların peşinden kararlılıkla koşmaya, kendilerinden beklendiği gibi ‘fazladan cesur’ olmaya, işini sahiplenmeye, karar veren konuma gelmeye, riskleri göğüslemeye ve borcuna sadık kalmaya devam ediyor.
Eşit koşullarda rekabet ortamı yaratılmalı
Kadın girişimcilerin karşılaştığı zorluklar, elde ettikleri imkânlar ve performansları detaylı bir şekilde analiz edildiği Türkiye’nin Kadın Girişimciliği İzleme Raporu’nu Akademetre’nin katkılarıyla hazırlayan KAGİDER, politika yapıcılar, yatırımcılar ve tüm iş dünyasına yol gösteriyor.
Raporun tanıtımı için yapılan toplantıda DÜNYA gazetesine ile görüşlerini paylaşan KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu, girişimciliğin ekonomik bir faaliyetin ötesinde çok katmanlı bir yaşam biçimine dönüştüğünü söyledi. Bezircioğlu, bu yolda ilerlemenin zorluklarına değinirken, “Mevcut yapı, kadınları hala ‘fazladan cesur’ olmaya zorluyor.
Kadın girişimciler, erkek meslektaşlarına kıyasla daha fazla ispat yükü taşıyor, daha fazla sorgulanıyor ve bazen sadece varlıklarını kabul ettirmek için bile ekstra mücadele vermek zorunda kalıyorlar. İş dünyasında var olabilmek için ‘başarılarının olağanüstü’ olması gerektiği algısı, kadınları sürekli olarak kahramanlık sergilemeye mecbur bırakıyor. Oysa gerçek destek, kadınların olağanüstü başarılar göstermesine gerek kalmadan, herkesle eşit koşullarda rekabet edebilmelerini sağlamaktan geçiyor” dedi.
Küresel ekonomiye 13 trilyon dolar ekleme potansiyeli
Öte yandan raporda yer alan verilerin Türkiye’de kadın girişimciliğinin ekonomik, sosyal ve duygusal boyutlarının giderek güçlendiğini gösterdiğine işaret eden Bezircioğlu, şunları söyledi: “Kadın girişimciliği, sadece bireysel başarılarla sınırlı kalmayan, toplumun tamamını dönüştüren güçlü bir ekonomik ve sosyal dinamiktir. Kadın girişimciler yeni iş alanları yaratıyor, istihdam sağlıyor, yenilikçiliği teşvik ediyor ve eşitsizlikleri azaltarak çarpan etkiler meydana getiriyor.
McKinsey’nin raporuna göre, kadın girişimciler eşit fırsatlara sahip olursa, 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 13 trilyon dolar ekleme potansiyeli taşıyor. KAGİDER olarak, kadın girişimciliğini destekleyerek bu dönüşümün önündeki engelleri kaldırmaya, girişimcilik ekosistemini güçlendirmeye ve kadınların iş dünyasında hak ettikleri eşit fırsatlara ulaşmalarına katkı sağlamaya kararlıyız.”
“İlham veren hikâyeler yazıyoruz”
Bezircioğlu, kadın girişimcilik yolculuğunu; yalnızca finansal bir karar değil, derin bir kişisel meydan okuma ve toplumsal dönüşüm süreci olarak değerlendirerek, gerçek başarının, kadınların sadece mücadele etmek zorunda kalmadığı, destek gördükleri bir girişimcilik ekosistemi ile mümkün olabileceğini belirtti.
Başarının yalnızca kârlılık tablolarına yansıyan rakamlardan ibaret olmadığını kaydeden Bezircioğlu, “Başarı, bazen hiç tanımadığı bir müşterinin onun emeğini değerli bulup satın alması, bazen bir başkasının ‘hikâyenden ilham aldım’ diyerek cesaret bulmasıdır. Bu anlar, finansal başarıdan çok daha büyük bir anlam taşır, çünkü girişimcilik, yalnızca kazanç değil, görünürlük, özgüven ve toplumsal fayda mücadelesidir” diye konuştu.
Kadınlar geleceğe güven duyuyor
Toplantıda raporun detayları hakkında bilgi veren KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi Neşecan Çekici, araştırmanın 18 yaş üstü işletme sahibi veya ortağı olan 450 kadın girişimcinin katılımıyla yapıldığını söyledi. Rapora göre Kadın Girişimcilik Endeksi 2019’da 44,0 seviyesindeyken 2025’te 63,4’e çıktı. En dikkat çekici ilerleme ise geleceğe duyulan güveni temsil eden “gelecek skoru”nda oldu. %86,8’lik artış, kadın girişimcilerin artık daha umutlu ve kararlı olduğunu gösterdi. Kadınların girişimcilik motivasyonu da değişim gösterdi. Zorunluluk yerine fırsat ön plana çıktı; girişimciliğe başlama sebepleri arasında “fırsat gördüm ve değerlendirdim” diyenlerin oranı %53,6 ile öne çıkarken, ekonomik zorunlulukların etkisi azaldı.
Borcuna sadık ve parayı iyi yönetiyor
Rapora göre, 2025 yılında kuruluş aşamasında kredi/ borç kullananların oranı yüzde 86 olarak ortaya konurken, bu oran 2019 yılında sadece yüzde 45’te kalmış. Kuruluş aşamasında kredi veya borç kullanan katılımcıların %80,2’si ‘bankalardan kredi’ aldığını belirtirken, bankalardan kredi kullanımı, girişimcinin işletme yaşına göre belirgin şekilde artış gösteriyor. Kadın girişimcilere yönelik algı sorgulandığında yüzde 88,4 ile ‘borcuna sadıktır’ ve yüzde 69,1 ile ‘para yönetiminde iyidir’ ifadeleri en yüksek oranda görülüyor. Bu durum, kadın girişimcilerin güvenilir ve finansal disiplini yüksek bireyler olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.
Erişilebilir finansman çözümlerinin rolü kritik
Neşecan Çekici, kadın girişimciliğinin güçlenmesi için daha fazla rehberlik, finansal ve dijital eğitim, ayrıca yapay zekâ alanında yetkinlik kazandıracak programlara ihtiyaç olduğunu vurgularken, aynı zamanda, erişilebilir finansman çözümlerinin bu süreçte kritik rol oynadığının altını çizdi. Çekici, “Kadın girişimciliği yalnızca ekonomik bir faaliyet değil; aynı zamanda özgürleşmenin, toplumsal görünürlüğün ve sosyal etki yaratmanın da güçlü bir aracı haline geliyor. Ancak bu çok katmanlı yolculuğun duygusal ve sosyal boyutları hala kamusal politikalarda yeterince tanınmıyor” dedi.