Recep ERÇİN
ABD Başkanı Donald Trump’ın bakanları ile yaptığı Körfez seyahati nedeniyle, Türk heyetinin ABD’ye mayıs ayında gerçekleştirmeyi planladığı ziyaret ertelendi.
Heyet ziyareti önümüzdeki günlerde yeniden planlanacak. Türkiye bir yandan Birleşik Krallık ile STA’sını genişletme müzakereleri yürütürken öte yandan Avrupa Birliği ile olan Gümrük Birliği Anlaşması’nın da güncellenmesi için diplomasi trafiğinde. Trump döneminde artan belirsizlik ortamında ticaret ortakları ile ilişkilerini derinleştirme yoluna giden Türkiye’nin ticaret diplomasisi stratejisini ve önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ile konuştuk.
“Çin’in boşluğunun ne kadarını biz doldurduk?”
Söze Trump ile başlayan Olpak, Trump’ın ilk döneminde Türkiye ile ABD’nin dış ticaretinin 20 milyar dolarken o dönemki Ticaret Bakanı’nı Türkiye’ye göndermesi sonrası geçen süreçte 40 milyar dolara giden bir dış ticaret hacmine erişildiğini söyledi.
Bu gelişmenin tesadüfi olmadığını kaydeden Olpak, Trump’ın ilk döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile belirledikleri 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefi kapsamında DEİK ve TAİK olarak Boston Consulting Group’a bir çalışma yaptırdıklarını bunu da Amerikalı muhataplara sunduklarını, bundan sonra dönemin ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un Türkiye’ye 5 günlük bir ziyaret gerçekleştirdiğini anımsattı.
O çerçeveden bakıldığında ABD’nin o dönem Çin’den yaptığı ithalatın 550-600 milyar dolarlardan 300 milyar dolar seviyelerine çektiğine işaret eden Olpak, “Şimdi bu fotoğrafı bir kere iyi görmemiz lazım. Orayı kim doldurdu? Biz ne kadarını doldurduk? Ben buradan ne kadar ders çıkarttım, nereye gelebildim?” diye sordu.
“Paradan para kazanacak insanlar değiliz”
Bütün bu belirsizlik içinde dünya ticaretinde bir ivme kaybı yaşandığına dikkat çeken Nail Olpak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ivme kaybı yeni kararlarla birlikte nereye gidecek? Bir de bizim kendi içimizde çözmemiz gereken sorunlarımız var.
İşte klasik, ihracatçının söylediği parite, enflasyon makası, para politikası…Biz paradan para kazanacak insanlar değiliz. Yani ne anlamda? Üretim sektörü, ticaret yapanlar anlamında. Paradan para kazanan finans sektörü. Kötülemek için demiyorum. Bizim reel sektör diye ifade edilen işte sektörün paradan para kazanmaktan vazgeçmesi lazım. İşte oradan reskont aldın, bilmem ne yaptın, onu faize yatırdın.
Zaten hem ahlaki anlamda da doğru değil, yapılmaması da gerekir. O zaman ihracatçının doğal hedge yönelmesi lazım.” “Hedge yapılmadığı noktada parite, enflasyon vesaireye takılı kalırız” diye konuşan Nail Olpak, “Bugün itibarıyla enflasyon ile parite arasındaki makas açık ama o kadar açık olmadığı zaman da biz döviz kurundan hep şikayet ettik.” mesajı verdi.
“Sıkıntılar var ama mali disiplini bozmayalım”
Uygulanmakta olan ekonomi programına ilişkin reel sektörden gelen seslere ilişkin değerlendirmeler yapan Nail Olpak, şunları dile getirdi: “Sıkıntılara rağmen 1,3 trilyon dolarlık bir ekonomiden bahsediyoruz.
Kendimizi küçümsemeyelim. İçeride sıkıntımız yok mu? Var tabii. Ama dışarıdan bakıldığında imrenilen bir tablonun da olduğunu görmek lazım… Beğenip beğenmemenin dışında ekonomi yönetiminin önünde bir yol haritası var; ‘2026’nın sonuna kadar ancak normalleşmenin olabileceği açıklandı. Bunu yaparken de temel enstrümanlardan birisi olarak enflasyonu indirebilmek için iç talebi ben baskılayacağım’ dedi.
Bu söylemlerin hiçbirinden memnun olmayabilirim. Ayrı bir konu. Ama program var. Programı böyle yapacağım, dedi. Kredi büyümesini sınırlayacağım, diye söyledi. Burada yapılan eleştirilerden birisi hep şuydu; bu işin gerçekten bir dönüşümle, reformla sağlanması lazım. Bir süreç devam ediyor. Bu süreçte zaten herkes belirli bir sıkıntı yaşıyor. Bu sıkıntıyı yaşamışken tabiri yerindeyse plağı başa koymayalım, en başa dönmeyelim. Yani mali disiplini bozmayalım.”
“İhracat büyük basamaklarla artmayacak”
“Bugüne kadar yapılan çalışmalara da sekte vurmayalım ama mali disiplini bozmadan da reel sektörü ayakta tutabilecek bir takım şeyler yapılabilir” görüşünün geçerli olduğunu kaydeden DEİK Başkanı Olpak, “Yani açın kesenin ağzını, ne varsa dağıtın, denmiyor. Özel sektör böyle bir talebin içerisinde değil. Ama daha önceden atılabilecek bir takım adımlar vardı. KOBİ’ye verilecek destekle, büyüğe verilecek desteği aynı oranda görmemek lazım.
Büyüğün ayakta kalma süreciyle ya da su altında nefesi tutma süresiyle ve KOBİ’nin nefes tutma süresi aynı şeyler değil” dedi. Olpak, bundan sonra kredi büyümesindeki sınırlamaların küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için farklılaştırılabileceğini, ihracatçıya sağlanan döviz dönüşüm desteğindeki artışın da daha önce yapılabileceğini vurguladı. “Homurdanmalar artıyor mu diye siz öyle sorduğunuz için öyle söylüyorum; artıyor” diyen Nail Olpak, “Yani bu farklı sektörlerde de maalesef artıyor. Bir gerçeğimiz daha var.
Yüksek enflasyon maalesef fiyat ahlakını da bozdu. Burada oturup bizim kendimizi de eleştirmemiz gerekiyor. Bugün itibarıyla bakıldığında evet sesler biraz daha fazla çünkü daha regüle sektörlerle (otomotiv) ilgili de sıkıntılar duymaya başladık. Bundan sonraki süreçte dünyanın biraz önceki dengelerine bakıldığında ihracatımızın böyle çok büyük basamaklarla artmayacağını kabul etmemiz lazım bizim” bilgilerini verdi.
“ABD’den dışlanan Çin, pazarlarımıza gelecek”
ABD tarifeleri konusunda Türkiye’de oluşan iyimserliğe temkinli yaklaşan DEİK Başkanı Olpak, şu değerlendirmeleri yaptı: “Amerika’ya giremeyen o ülkelerin malları nereye girecek? Türkiye’ye gelir demek de yanlış bakış açısı. Benim pazarım sınırlı. Asıl benim ürün sattığım pazara girecek; Avrupa Birliği, Ortadoğu.
Trump bunu gerçekten böyle uygulayacak mı? Pazarlık için mi yapıyor? Onların hiçbirini bilmiyoruz. Ama bir gerçek var; Amerika, Çin ile o olan ikili ticaretinde azaltmaya gitmiş. Bu 300 milyarı da biraz daha aşağıya indirecek. 200’e mi indirecek, 100’e mi indirecek, bir yere indirecek. Her indirdiği yer 100 ya da 200 milyar dolarlık kısım, gene benim ürün sattığım bir pazarlarda, benim önüme engel olarak çıkacak. Problemin büyük kısmı burada.”
“İngiltere’nin dünyayı okumasını, biz de iyi okumalıyız”
İngiltere ile yürütülen STA müzakerelerine dikkat çeken DEİK Başkanı Olpak, “İngiltere ticaret fazlası yer verdiğimiz ülkelerden biri. Beni çok ilgilendiren tarafı aksiyonu hızlı alan bir ülke oldu. Nasıl oldu? Brexit süreci ile birlikte hemen bizimle STA imzaladık. Şimdi STA’nın tekrar güncellenmesi gündemde. AB ile bir Gümrük Birliği imzaladık aradan 29 yıl geçmiş. Hâlâ Gümrük Birliği’nin güncellenmesini konuşuyoruz. İngiltere ile olan işbirliğini ben daha çok daha pozitif görüyorum. İngiltere’nin dünyayı okumasını, bizim de okumamız gerektiğini düşünüyorum. Yani İngilizler dünyanın her yerinde olup, kendilerini en az gösteren bir yapıya sahipler. Zannederim onlarla olan ilişkimiz de bu çerçevede daha pozitif devam edecek” diye konuştu.
“Suriye’ye gelirken herkes kendi hesabıyla birlikte gelir”
“Suriye’ye biraz zaman tanımamız gerektiğini unutmayalım” diyen DEİK Başkanı Olpak, şu yorumları yaptı: “Kötümserlik anlamında değil ama Suriye’de kimin ne hesabı var? Kim o hesabı nasıl görecek? Yani bir hiçbir şey olmasa bile kendi işlerini toparlamaları zaman alacak. Zor bir şey yıllarca bir iç savaş yaşamışsanız.. Kendi içinde toparlanması, o altyapının yapılması ile ilgili uluslararası finans bedava gelmez. Gelirken herkes kendi hesabıyla birlikte gelir. Bir İran var denklemin içinde. Yara almış bir Rusya var. İşte Amerika’sı, Fransa’sı… Bütün bir dengelerin içerisinde tabii ki en etkin ülkelerden birisi biziz. ”
“İnşallah sığınakları kullanma ihtiyacı olmaz”
Yeni dönemde ABD’nin gerçek tavrının ne olacağını sorgulayan DEİK Başkanı Olpak, “Şimdi halat çekme oynanıyor. Halat çekme nerede bitecek? Bir görelim. 90 gün sonra mı, 60 gün sonra mı, 120 gün sonra mı? Gerçekten ne uygulanacak? İnşallah yeterince dersi almışızdır da işi sadece ticari savaşla götürürüz. Birileri sığınaklar da yaptı, biliyorsunuz bu süreçlerle ilgili. İnşallah o sığınakları kullanma ihtiyacı da olmaz. Ama yeni dönemin iyi okunması gereken tablolarından biri kendine yetebilme konusunda, eski döneme göre çok daha fazla ihtiyaç olacak. Kimsenin aklına gelmezdi Avrupa’nın silahlanmaya 500 milyarlık bir bütçe ayıracağı, böyle bir dünyanın olabileceği” ifadelerini kullandı.