Davacı dilekçesinde anlaşmalı boşanmaya dayanak sözleşme uyarınca davalıya aylık bin 500 dolar yoksulluk nafakası ödenmesine karar verildiğini, ancak ilerleyen yıllarda ekonomik durumunun kötüye gittiğini belirterek aylık bin 500 dolarlık yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, bu mümkün olmadığı takdirde aylık 850 lira tutarına indirilmesine karar verilmesini talep etti.
Davalı, gerçeğe aykırı iddialarla açılan ve iyi niyet, doğruluk, dürüstlük ve özellikle sözleşmeye bağlılık ilkelerine aykırı bulunan davayı kabul etmediğini belirterek evliliğin davacının şu anda evli olduğu eşi ile aldatılması nedeniyle sonlandığını, boşanmak için davacının aylık bin 500 dolar nafaka ödemeyi kabul ettiğini belirterek davanın reddini savundu.
Nafaka 1.000 dolara düşürüldü
İlk Derece Mahkemesi tüm dosya kapsamını değerlendirerek nafakanın 1.000 dolara düşürülmesine karar verdi. Ancak, taraflar bu karara da itiraz edince dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne gitti.
İtiraz sonucu nafaka 2500 TL oldu
Bölge Adliye Mahkemesi de davacının emekli maaşını Türk Lirası olarak aldığını, boşanma tarihi ile dava tarihi arasındaki döviz kuru artışını dikkate alarak nafakanın TL’ye çevrilmesine ve aylık 2.500 TL olarak ödenmesine hükmetti.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2500 TL’lik nakafa kararını bozdu. Tarafların ekonomik durumlarında ciddi bir değişiklik olmadığıve kur artışının öngörülemez bir kriz niteliğinde değerlendirilmemesi gerektiğin vurgulanarak, uyarlama kararının hatalı olduğu belirtildi.
Döviz kuru 4,5 kat arttı
Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, davacının gelirinin azaldığını, davalının ise maddi durumunun olumlu yönde geliştiğini, ayrıca 2003 yılından dava tarihine kadar döviz kurunun yaklaşık 4,5 kat arttığını belirterek kararında direndi.
Yargıtay, TL’ye çevrilme kararını yerinde buldu
Dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na taşındı. Kurul, tarafların ekonomik durumları, döviz kurundaki artış ve nafakanın süresiz olarak döviz cinsinden belirlenmesini dikkate alarak, TL’ye çevrilme kararını yerinde buldu.
Kararda, “Nafaka borçlusunun döviz geliri olmamasına rağmen dolar cinsinden nafaka ödemesinin orantısız yük oluşturduğu, 18 yıl sonra bu yükün uyarlanmasının kaçınılmaz olduğu” vurgulandı.