Bugün: Mayıs 1, 2025
Mayıs 1, 2025
5 dk. okuma

İSO Başkanı Bahçıvan: ‘Ülkemizin enflasyonla çabadan taviz verme lüksü yok’

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin nisan ayı olağan toplantısı “Küresel Ticaret Gerilimlerinin Gölgesinde Türkiye Sanayisi: Riskler ve Stratejik Seçenekler” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonunda gerçekleştirildi.

Açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ilk olarak 23 Nisan’da İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 6,2’lik depreme değinerek, “Beklenen İstanbul depreminin küçük bir simülasyonunu yaşadık” ifadelerini kullandı.

“İstanbul’daki sanayi tesislerinin check-up’ı yapılmalı”

Herkesin İstanbul’un deprem gerçeğinin farkında olması gerektiğinin altını çizen Erdal Bahçıvan, depremin sadece depremin hissedildiği günlerin konusu olmaması gerektiğini kaydetti:

“Depremlerin oluşumunu önleyemeyeceğimize göre, tek çaremiz can kayıplarını ve her biri büyük bir ekonomik değer olan endüstriyel tesislerimizde ortaya çıkabilecek hasarları azaltabilecek önlemleri önceden almak olmalıdır.

İstanbul’da Türkiye sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 40’ı gerçekleşmektedir. Her şeyden önce İstanbul’daki sanayi tesislerinin depreme dayanıklılık durumunu ortaya koyacak bir envanter çalışmasına acilen ihtiyacımız var.

Bu nedenle artık İstanbul’daki tüm sanayi tesislerinin bir check-up’ının yapılması gerektiğini düşünüyoruz.”

“Sanayi dönüşümü projesi hayata geçirilmeli”

Kentsel dönüşüme benzer bir “sanayi dönüşümü” projesinin de süratle hayata geçirilmesinin artık çok kritik ve elzem hale geldiğini ifade eden Bahçıvan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Teknolojik ilerlemeler sonucu oluşan yeni güçlendirme teknikleri de akademik bir altyapı ile desteklenerek güçlendirme mevzuatımıza girmelidir. İSO olarak Afet Yönetimi Şubemiz öncülüğünde başta deprem olmak üzere sanayi tesislerimizi afetlere dayanıklı hale getirmek için başlattığımız çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

“Dünya çalkantılı bir dönemin içinden geçiyor”

Erdal Bahçıvan, Orta Doğu’daki çatışma ve istikrarsızlıktan ABD Başkanı Trump’ın ilan ettiği ticaret savaşlarına kadar dünyanın çalkantılı bir dönemin içinden geçtiğini ve küresel ticaretin ciddi risk altında olduğunu kaydetti.

“IMF baş ekonomistinin geçtiğimiz günlerde vurguladığı gibi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1945 yılında kurulmuş olan “80 yıllık küresel sistem sıfırlanıyor ve yeni bir döneme giriyoruz.

Henüz şekillenmeyen, tehlikeli, riskli ve öngörülemeyen bir ara dönemden geçiyoruz. Gidişat çok hızlı ve sarsıcı. Bizleri riskler kadar bazı fırsat ve avantajlar da bekliyor.”

“Dünyada yaşananlar basit bir ticaret gerilimi değil”

Dünyada yaşananların basit bir ticaret geriliminden ibaret olmadığını, iki küresel gücün, ABD ve Çin’in hegemonya savaşına tanık olduklarını da değinen Bahçıvan, “ABD’nin Çin ürünlerine darbe vurması ve diğer ülkeleri Çin’i izole etmeye zorlaması, küresel değer zincirlerinde büyük değişiklikleri tetikleyecek. Ülkeler yeni yatırımları kendisine çekmek için büyük bir rekabet içerisinde olacaklar. Türkiye de kendisini buna hazırlamak durumunda” dedi.

AB ile yaşanan vize krizi

Bahçıvan ayrıca, konuşmasında Türk iş dünyasının en önemli ticaret partneri olan Avrupa Birliği ile yaşanılan vize krizine değine de şöyle değindi:

“Küresel ticaret sisteminin alt üst olduğu ve tüm dünyada pazarlık siyasetinin öne çıkacağı bir dönemde bu konu artık ertelenemez bir hal aldı.

AB Türkiye için çok önemli bir ihracat pazarı olmakla beraber, Türkiye de AB için beşinci büyük ihracat pazarı. Ancak, Türkiye’nin bu ekonomik gücünün yanına bile yaklaşamayan bazı ülkeler maalesef AB’ye vizesiz seyahat ederken; AB ile 30 yıllık bir gümrük birliği bulunan ülkemizin vatandaşları, vize alabilmek için aylarca beklemek zorunda kalıyor.

Artık hem ABD pazarında oluşabilecek fırsatları değerlendirmek hem de başta vize sorunu olmak üzere, AB ile Gümrük Birliği, Serbest Ticaret Anlaşmaları gibi tüm konularda yaşanmakta olan sorunları kalıcı olarak çözüme kavuşturabilmek için çok daha güçlü bir müzakere süreci yürütmek zorundayız.

Bizler halihazırda köklü bir müzakere kültürünün içinden gelen iş dünyası temsilcileri olarak bu işi zaten yıllardır adeta doğal bir refleks olarak hayatımızın farklı dönemlerinde yapmaktayız. Bu nedenle, iş dünyasının, sanayicilerimizin ve ihracatçılarımızın bu süreçte yapılacak tüm pazarlıklarda güçlü bir şekilde masada yer alması gerekiyor.”

“Rezervleri daha fazla kaybetmemek adına…”

Bahçıvan, İSO olarak Orta Vadeli Program’a (OVP) olan güveni ve inancı her fırsatta, güçlü ve samimi bir şekilde dile getirdiklerini, “finansal istikrar” konusunda, OVP hedeflerini, kararlarını ve uygulamalarını çok önemli bir referans olarak aldıklarını ve süreç acılı olsa da adım adım hedefe uygun bir istikamette ilerleme yolunda olunduğunu vurguladı:

“Fakat son haftalarda yaşadıklarımızı değerlendirmemiz gerekirse; son gelişmeler bizi başladığımız noktaya getirmese bile; ne yazık ki tüm reel sektörde programın hedeflerinden uzaklaşılan bir noktaya doğru gelindiği endişesini oluşturmaya başladı. Döviz kuru üzerindeki tedirginliği ortadan kaldırmak amacıyla, çok ciddi emeklerle, fedakarlıklarla elde edilebilmiş olan rezervleri daha fazla kaybetmemek ve tekrar toparlayabilmek adına alınan önlemleri izlemekteyiz.

Çünkü başta faiz artırma ve para piyasalarındaki sıkılaşma olmak üzere alınan son önlemler; son bir buçuk yıldır büyük bir özveri içerisinde, OVP’nin yaratacağı finansal istikrara olan inanç ve sabırla çalışmakta olan sanayi sektörümüz üzerinde yeniden ve ne kadar süreceği de tam belli olmayan yeni bir stres birikimi ve dayanması zor yeni bir süreç yelpazesi açmış bulunmaktadır.

Özellikle geçen cuma günü önemli derecelendirme kuruluşlarından S&P’nin yaptığı açıklamada belirtilen noktalar önemlidir. Rating notumuzda istikrarlı bir iyileşme beklenirken, son açıklamada mevcut notumuzu korumamızın bile riske girebileceği uyarısı gelmesi dikkat çekici.”

“Ülkemizin enflasyonla mücadelesinden taviz verme lüksü yok”

Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinden asla taviz verme lüksünün olmadığının altını çizdi:

“Ülkemizin enflasyonla mücadelesinden asla ve asla taviz verme lüksü yoktur.

Ama bunu söylerken, enflasyonla mücadele konusundaki en ağır sorumluluğun yüklenmiş olduğu sanayi sektörünün; sorumlusu olmadığı ve hak etmediği böylesine yüklü bedelleri ödemesi noktasındaki kapasitesinin de sınırının da sonuna geldiğinin her kesim tarafından iyi bilinmesi gerekiyor.

Özellikle emek yoğun sektörlerimizin kaderlerine terk edilmemesi, bu sektörlerimizin yıllar içinde edindiği üretim kültürünün hasar görmemesi konusunda dikkatli ve özenli davranılmalı.”

Önceki

Trump, ABD iktisadının daralmasından Biden’ı sorumlu tuttu

Sonraki

New York borsası düşüşle açıldı

Son gönderi Blog

Don't Miss

‘Anlaşma talihi çok yüksek’ diyerek anlattı! Donald Trump: Çin’de fabrikalar kapanıyor zira artık eserlerini almıyoruz

ABD Başkanı Donald Trump, Çin ile ticaret anlaşması yapma olasılığının

BTSO nisan ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası nisan ayı Meclis Toplantısı gerçekleştirildi.