Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomi programının güçlü siyasi destekle sürdüğünü belirterek, “Enflasyon hedefleri konusunda en küçük bir tereddüt yok” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Habertürk-Bloomberg HT ortak yayınında ekonomi gündemindeki son gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Şimşek’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
• Gittiğimiz toplantılar G-20 toplantılarını da içeriyordu. Oldukça verimli geçti. New York’ta kredi derecelendirme kuruluşlarının tepe yöneticileriyle bir araya geldi. Üç kuruluşla birer saatlik yoğun toplantı yaptık. Yatırımcılarla da bir araya geldik. New York oldukça verimli geçti. Sonrasında Washington’a geçtik. New York dahil olmak üzere 60’a yakın toplantı. 7-8 küresel yatırım konferansında konuşma fırsatı bulduk.
• Arkadaşlarım bana verdiği bilgiye göre 2 bine yakın kişiye ulaştık. Yatırımcılarla toplantılar dört başlıkta toplanabilir. İlki içerideki gelişmelere karşı programın dayanıklılığı. Bir taraftan yapısal dönüşüm, bir taraftan da dezenflasyon konuları ele aldık. Programa siyasi destek oldukça yüksek, ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.
“En çok geçen sözcük, belirsizlik oldu”
• İkinci ana başlık: Küresel belirsizlikler var, buna karşı Türkiye’nin dayanıklılığı soruldu. Katıldığımız resmi toplantılarda konuşma arasında en çok geçen sözcük, belirsizlik oldu. Belirsizlik sözcüğünün ilk kez bu kadar yaygın kullanıldığını gördüm. Belirsizlik demek büyümenin yavaşlayacağı beklentisini de içeriyor. Küresel büyüme muhtemelen artık yüzde 3’ün altına düşecek. Küresel büyüme düştüğü zaman riskli varlıklardan çıkış oluyor.
• Bizim gibi ülkelerde risk iştahındaki azalma fon çıkışını tetikliyor. Bunu zaten yaşadık. Yabancıların iç borç stokundaki payı yarı yarıya azaldı. Türkiye büyümek için dış talebe daha az bağımlı. Türkiye ekonomisini sürükleyen faktör net dış talep değildir, daha çok iç talep ve yatırımdır. Bu bizi küresel belirsizliğe karşı göreceli olarak daha dayanıklı kılıyor. Geçici olarak büyüme yavaşlasa da orta-uzun vadede perspektif güçlü.
• Türkiye’nin ihracatının büyük kısmı kural bazlı ve coğrafi olarak yakın ülkelere gidiyor. Ortalık yatıştığı zaman hangi ülkelerin avantajlı-dezavantajlı olduğuna bakacaklar.
“Asyalı ülkelerden Türkiye’ye yatırım da gelecektir”
• ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı ek tarife yüzde 10. Türkiye o açıdan da avatanjlı. Kırılma anında Türkiye’ye fiyattan bağımsız olarak talep gelecektir, geliyor da duyuyoruz.
• Asyalı ülkelerden Türkiye’ye yatırım da gelecektir. Bu konuda görüşmeler de var. Küresel korumacılığa karşı en büyük ilaç bölgesel entegrasyondur. AB ile entegrasyon güçlenebilir. Balkan ülkeleriyle zaten var. Fon çıkışından bir miktar daha fazla etkilenmiş olabiliriz, ortalık yatıştığında ciddi avantajları olduğu ortaya çıkacak.
• Düşen emtia fiyatları da Türkiye açısından inanılmaz olumlu etkilere sahip. Hem enflasyonu hem cari açığı aşağı çeken niteliğe sahip.
“Enflasyonla ilgili kafamızda herhangi bir tereddüt yok”
• Üçüncü ana başlık: Tüm bu gelişmelerin Türkiye’nin makroekonomik programına etkisi soruldu.
• Enflasyon nette TCMB’nin hedef patikasında gerçekleşecek. Beklentilerde sınırlı kötüleşme var, lirada kayıp var ama petrol fiyatlarında düşüş net şekilde dezenflasyonist. Program da tepki verdi ve finansal koşullar sıkılaştırıldı. Finansal koşullar enflasyonu aşağı çekecek. Enflasyonla ilgili kafamızda herhangi bir tereddüt yok.
• Büyümede geçici olarak yavaşlama riski var. Arz yönlü tedbirler alacağız, alıyoruz. Bütçede üretkenliği ve verimliliği artıracak alanlara kaynakları kaydıracağız. Bu süreç devam edecek.
Ayrıntılar geliyor…