Pasifik okyanusunda, ABD ile Japonya arasında, akıntıların birbiriyle karşılaştığı noktalarda dünyanın denizlere döktüğü plastik çöplerden oluşmuş dev yüzen adalar bulunuyor. Ama Dünya’yı plastikle kirletmenin sonucu olarak sadece denizlerimiz değil, içme sularımız ve hatta tarım topraklarımız bile, mikro plastikler ile zehirlenmiş durumda. Ve bu mikro parçacıklar artık su ve gıdalar yoluyla insan bedenine de giriyor.
Ahşap veya kağıt gibi doğal malzemelerin aksine, plastik sentetik bir yapıya sahip. Sıkıca bağlanmış karbon yapısı kolayca parçalanmıyor, bu da onu inanılmaz derecede dayanıklı ama aynı zamanda sorunlu bir yapıya dönüştürüyor. Çünkü, onu doğada yok edemiyoruz. Onlarca yıllık geri dönüşüm çabalarına rağmen plastiğin yalnızca yaklaşık yüzde dokuzu küresel olarak geri dönüştürülebiliyor. Kalan %90’u çöp olarak doğaya yayılıyor.
Peki, insanlık plastiği kullanmayı bugün bir anda kesse, dünyanın plastikten tamamen kurtulması ne kadar zaman alacak? İşte, pek düşünmeden etrafa attığımız çöplerin dünyaya etkisi ve doğada çözülüp yok olma süreleri:
- Plastik poşetler – 20 yıl
- Plastik kaplı kahve kupaları – 30 yıl
- Plastik pipetler – 200 yıl
- Soda kutusu halkaları – 400 yıl
- Plastik şişeler – 450 yıl
- Diş fırçaları ve tek kullanımlık bezler – 500 yıl
- Strafor – 500 yıl
- Olta ipi – 600 yıl
Ama plastiğin çözünmesi de sorunu çözmüyor. Plastik parçalandıktan sonra bile, bu malzemeler asla gerçekten yok olmuyor. Bunun yerine, çevrede kalıcı olan ve hatta besin zincirimize giren mikroplastiklere ayrışıyorlar. Bilim insanları artık insan beyninde bile mikroplastik buluyor.
Beyne kadar ulaşan bu sentetik kimyasal mikro partiküller insanların tüm hormon yapısını bozuyor, erken yaşlanmadan, ağır hastalıklara kadar sayısız soruna sebep oluyor. Dolayısıyla, kullandığımız her plastik malzemeyle aslında kendi sonumuzu hızlandırıyoruz.