Raporda Türkiye, gelişmekte olan ülkeler arasında öne çıkarken; yüksek enflasyon, kur istikrarsızlığı, düzenleyici çerçevedeki eksiklikler ve dijital dönüşüm eksikliği gibi faktörlerin yatırımcılar açısından risk teşkil ettiği vurgulandı. Gelişen Pazarlar Endeksi’nde geçen yıla göre iki sıra yükselerek 14. sıraya yerleşen Türkiye, küresel ilk 25’e giremese de bölgesel olarak yatırımcıların ilgisini korumaya devam ediyor.
Gelişen pazarlarda seçici ilgi
Türkiye’nin stratejik konumu, büyük iç pazarı ve çeşitlenmiş ekonomisi olumlu özellikler olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin yatırım potansiyelinin hâlâ güçlü olduğunu ancak bazı yapısal sorunların yatırım kararlarını sınırladığını belirten Kearney İstanbul Ofisi Kıdemli Yöneticisi Emin Özuğur “Son 5 yılda Türkiye’ye yıllık ortalama 12,4 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım girişi oldu. Ancak 2024’te enflasyon yüzde 65’i aştı, kur oynaklığı gelişmekte olan ülke ortalamasının 2,7 katına ulaştı. Dijital altyapı harcamalarının GSYH’ye oranı ise yüzde 1,6 seviyesinde; bu da OECD ortalamasının (yüzde 2,8) oldukça altında. Türkiye’nin yatırım çekim gücünü artırması için makroekonomik istikrarın sağlanması ve dijital dönüşümün hızlandırılması gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Küresel yatırımcıların artık daha dikkatli ve stratejik hareket ettiğinin belirtildiği raporda; jeopolitik gerilimler ve ekonomik belirsizliklerin gölgesinde yatırım kararlarında, düzenleyici verimlilik, ekonomik performans ve teknolojik gelişmişlik gibi kriterlerin öne çıktığı belirtiliyor. Raporda, ABD, doğrudan yabancı yatırımcılar açısından 13. kez üst üste en güvenilir ülke seçildi ve bu konumunu güçlü inovasyon altyapısı ve dirençli ekonomisi sayesinde koruyor. Kanada, altyapı avantajlarıyla ikinci sırada yer alırken; Birleşik Krallık, Almanya ve Japonya da ilk 5’te kendine yer buldu. İlk 25’te yer alan ülkelerin 19’unun gelişmiş ekonomiler olması yatırımcıların ‘güvenli limanlara’ yöneldiğini gösteriyor. Çin (6.), BAE (9.) ve Suudi Arabistan (13.) gibi ülkeler güçlü kalmaya devam ederken bu yıl ana endekste yalnızca 6 gelişmekte olan ülke yer aldı. Geçen yıl bu sayı 8’di. Polonya ve Arjantin’in listeden düşmesi bu ülkelerdeki politik ve ekonomik risklere olan hassasiyetin arttığını ortaya koyuyor. Regülasyon belirsizlikleri ve altyapı sorunları Latin Amerika ve Asya Pasifik gibi bölgelerde yatırım çekmeyi zorlaştırıyor.
Şeffaf yönetim yatırım çekiyor
Kearney’in bu yılki raporu, yatırımcıların önceliklerinde önemli bir değişim olduğunu gösteriyor. Hukuki ve regülasyon süreçlerinin verimliliği ile iç ekonomik performans, yatırım kararlarını etkileyen en önemli faktörler olarak öne çıkıyor. Pazar büyüklüğü ve vergi verimliliği de ön planda. Bu da yatırımcıların hem fırsatlara hem de operasyonel kolaylığa birlikte baktığını gösteriyor. Bu bağlamda, şeffaf yönetişime sahip ve sermaye hareketlerine kolaylık sağlayan ülkeler daha fazla yatırım çekme potansiyeline sahip. Kearney raporuna göre küresel yatırımcıların yüzde 38’i önümüzdeki dönemde emtia fiyatlarının artacağını öngörürken, küresel gerilimlerin artacağını düşünenlerin oranı yüzde 35. Değişen beklentiler, sermayenin nereye yönlendirileceğini yeniden şekillendiriyor. Yatırımcıları öngörülebilirlikve küresel pazarlara stratejik erişim sunan ülkelere yönelmiş durumda.