İnşaat sektöründe ezberleri bozabilecek, çığır açan yeni bir malzeme geliştirildi: Deniz suyu, karbondioksit ve elektrik kullanılarak üretilen bu yenilikçi madde, sadece beton yapımında kullanılan geleneksel kaynaklara alternatif sunmakla kalmıyor, aynı zamanda atmosferdeki karbondioksiti de kullanarak çevresel sorunlara umut vadeden bir çözüm sunuyor.
Northwestern Üniversitesi’ndeki araştırmacıların titiz çalışmaları sonucunda ortaya çıkan bu macun kıvamındaki malzeme, inşaat sektöründe çift yönlü bir fayda sağlayabilir. Birincisi, beton üretiminin vazgeçilmezi olan ve doğal dengeleri tehdit eden kum ihtiyacını ortadan kaldırıyor. İkincisi ise, üretim sürecinde karbondioksit tüketerek, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynama potansiyeli taşıyor. Bu yeni buluş, insanoğlunun dünya üzerindeki varlığında yepyeni bir dönemin başlangıcını müjdeleyebilir.
Beton kullanmanın karanlık yüzü
Bilindiği üzere beton, modern dünyanın en yaygın kullanılan sentetik malzemesi olma özelliğini taşıyor. Ancak bu yaygın kullanımın bir de karanlık yüzü var: Beton, aynı zamanda en kirletici üretim süreçlerinden birine sahip. Tarihe baktığımızda, betonun icadından önce inşa edilen pek çok yapı günümüzde ayakta kalamadı. Bunun temel sebebi, ahşap veya toprak gibi doğal malzemelerle inşa edilen bu yapıların ömürlerini tamamladıklarında doğaya sorunsuz bir şekilde geri dönebilmeleriydi. Oysa beton, yüzlerce hatta binlerce yıl boyunca doğada yapay bir varlık olarak kalmaya devam ediyor.
Dahası, betonun üretimi, atmosfere büyük miktarda karbondioksit salınımına neden oluyor. Ayrıca, betonun temel bileşenlerinden biri olan kumun kıyılardan ve nehir yataklarından çıkarılması, hassas doğal dengeleri ciddi şekilde bozuyor ve ekolojik sistemlere zarar veriyor.
Umut veren yeni beton üretim yöntemi
İşte tam da bu noktada, Northwestern Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının geliştirdiği yeni beton üretim yöntemi umut ışığı oluyor. Ekibin yenilikçi yaklaşımı, deniz suyu ve karbondioksiti elektrokimyasal bir işlemden geçirerek kalsiyum karbonat ve magnezyum hidroksitten oluşan beyaz, macun kıvamında bir malzeme elde etmeyi temel alıyor. Bu elektrokimyasal süreç, atmosferdeki karbondioksiti yakalayarak onu faydalı bir yapı malzemesine dönüştürme prensibine dayanıyor.
Karbon üretmek yerine tüketen bu devrim niteliğindeki yöntem, geleneksel çimento üretiminin yerine geçebilirse, gelecekte çimento kullanmadan dayanıklı ve sürdürülebilir binalar inşa etmenin önü açılabilir. Dahası, bu yeni macunun üretimi sırasında bir yan ürün olarak hidrojen de ortaya çıkıyor. Bu hidrojen, yakalanıp temiz bir enerji kaynağı olarak kullanılarak, enerji ihtiyacına da çevre dostu bir çözüm sunabilir. Bu da, tek bir süreçle hem çevreye duyarlı yapı malzemesi üretmek hem de temiz enerji elde etmek anlamına geliyor: Adeta bir taşla iki kuş vurmak…