Ferit PARLAK
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, iftar programında basın mensuplarıyla bir araya gelerek sorularını cevaplandırdı. PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın koşullu salıverileceğime yönelik iddialarla ilgili açıklama yapan Tunç, “Şu anda bizim konuşacağımız konu, terörün kendini feshetmesi, silahları bırakması. Bizim şu anda tüm odaklandığımız konu bu.
Bu çağrıda herhangi bir şart, herhangi bir koşullu salıverme veya bir umut hakkı talebi söz konusu değil. Burada terör örgütü elebaşının örgüte yönelik bir çağrısı var. Burada muhatap devlet değil, muhatap örgüt. Dolayısıyla örgüt bunu nasıl değerlendirecek bunu hep beraber göreceğiz. Değerlendirilse terör bitmiş olur. Değerlendirilmezse de terörle mücadele devam eder. Diğer konularla ilgili henüz herhangi bir çalışma da yok. Bunu açıklıkla ifade edebiliriz” şeklinde konuştu.
Umut Hakkı ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Tunç, “Bizim mevzuatımızda, kanunlarımızda olan bir konu değil. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresi 30 yıldır. Müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresi ise 24 yıldır. Bu yıllar dolduğunda kişi cezaevinde iyi halliyse tahliye olur. Ceza İnfaz Kanunu’nda, ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşullu salıvermesinin olmadığına dair özel hüküm var” dedi.
Bakan Yılmaz Tunç, İmralı’nın terör örgütüne ‘silah bırak’ çağrısına ilişkin, “Çağrı öncelikle terör örgütü elebaşının kendi örgütüne silah bırakmasına yönelik. Çağrıda, terör örgütünün kendilerine göre zemin sağlayan hususların artık gerekçelerinin olmadığını söylüyor. ‘Kongrenizi toplayın, örgütü feshedin, tüm gruplar da silah bıraksın’ diyor. Çağrı bu ve örgüte yönelik” dedi.
“Silah bırakılmazsa, terörle mücadele devam eder”
PKK yöneticisi Cemil Bayık’ın, “Silah bırakmayız” şeklindeki mesajı ile ilgili soruyu da yanıtlayan Bakan Tunç, “İmralı’nın çağrısında bir şart söz konusu değil. Silah bırakma şartı yerine getirilmezse terörle mücadele devam eder. Yani o noktada devletin terörle mücadeleden vazgeçmesi gibi bir durum söz konusu olamaz.
Hatta çağrıda ateşkes olmadığı halde ateşkes sözüne karşı Milli Savunma Bakanımızın ‘Bunu kabul edemeyiz’ şeklindeki cümleleri de söz konusu. Buradaki hedefimiz ülkemizi terörden kurtarmak. 40 yıldan bu yana çok büyük kayıplar verdik, şehitler verdik, maddi kayıplarımız oldu. Bin yıllık kardeşliğimize bir hançer saplandı.
Şimdi bu hançeri çıkardığımız zaman tabii bu yaranın iyileşmesi, o çıkarılan yerdeki iyileşmeyi sağlayacak gereklilikler ne olabilir? Onlar bu çağrının sonuç verip vermediğine bağlı hususlar. ‘Bundan sonraki adımlar ne olabilir?’ şeklinde şimdiden bir tartışma doğru değil. Bu sürecin akamete uğramaması lazım, bu hepimiz için önemli. Eğer çağrının muhatabı olumlu cevap verirse Türkiye’de terör sonlandırılmış olur. Bundan daha önemli bir aşama söz konusu olamaz” diye konuştu.
“Genel af yok”
Genel af iddialarına yönelik soruyu da yanıtlayan Tunç, “Kişiye yönelik bir düzenleme, bir iyileştirme söz konusu değil. Biz mevzuatımızda sürekli birtakım iyileştirmeler yapıyoruz. Mesela hasta hükümlüler; ‘Cezaevinde ölmesin hükümlü’ diyoruz. Bu insan haklarına aykırı. Bunların bir genel af şeklinde yorumlanması doğru değil. ‘Covid izniyle ilgili bir çalışma olabilir’ dedik. ‘Af mı geliyor?’ şeklinde birtakım yorumlara neden oldu. Oradaki husus tamamen Covid izni süreciyle ilgili. 2020’de Covid izninden yararlanıp açık cezaevinde bulunanlar denetimli serbestlikten faydalanarak, tahliye edilmişti.
Covid devam ettiği müddetçe bu süre 31 Temmuz 2023’e kadar uzatıldı. O tarihten sonra bu kişilerden koşullu salıverilmesine 5 yıl kalanların Covid izni kapsamında hayatına devam etmesine, koşullu salıverilmesine 5 yıldan fazla olanların ise cezaevine dönmesine yönelik bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeden yaklaşık 100 bine yakın kişi faydalanmış oldu. Kapalı cezaevinde bulunanlar da 3 yıl erken açık cezaevine geçmiş oldular.
Bu düzenlemeden 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla cezası kesinleşen ve cezaevinde bulunanlar yararlandı. 31 Temmuz 2023’te cezaevinde değil ama daha önce suç işlemiş; ancak cezasının infazı henüz kesinleşmemiş ve hapse girmemiş olanların, yargılamadaki gecikmeden dolayı bu düzenlemeden yararlanamaması gibi bir durum ortaya çıktı. Bu yönde müracaatlar, talepler oldu. Bu talepler doğrultusunda bir düzenleme olabilir. Buradan bir af geliyor değerlendirmesi yapmak doğru değil, gündemde af söz konusu değil” dedi.
Adalet Bakanı Tunç, İmralı’da tecrit iddiasına ilişkin soruyu da, “İmralı’da bir tecrit söz konusu değil. Geçmişte de hep tecrit olduğu, sağlık durumunun kötüye gittiğini söylediler. Ama onların hiçbirisinin olmadığı, orada yanında başka mahkumların da olduğu, sağlık durumunun kötü olmadığı, bunların bir dezenformasyon olduğu ortaya çıktı. Hükümlülerin cezaevindeki şartları bellidir. Yani hükümlüye göre bir şart, bir ayrım söz konusu değil. Orada sağlık şartları, yeme, içme, barınma şartları hepsi mevzuatımıza uygun şekilde yürütülüyor” şeklinde yanıtladı.
Nevruzda görüntülü çağrı…
Terör elebaşı Abdullah Öcalan’ın nevruzda görüntülü çağrısının olup olmayacağına yönelik soruyu da yanıtlayan Tunç, “Bizim Ceza İnfaz Mevzuatımızda hükümlülerin yakınları ile görüşebilmesi, dışarı ile nasıl temas edeceği belli şartlara bağlı. Mektup gönderebilir, telefon ile görüşebilir. Bunlar mevzuatta olan hususlar. Ama bir video ile canlı bağlantı ile temas kurması söz konusu değil. Mektup gönderebilir. Hükümlüler mektup yazabilir, hükümlülere de mektup yazılabilir. Böyle bir talep yok şu anda. Talep olursa mektup ile ilgili değerlendirme yapılabilir.
Nevruz’u kutlamak için bir mektup gönderecekse zaten o mektup bu çağrının ruhuna uygun olması lazım ki yoksa çağrının bir anlamı kalmaz. Çağrıyı bu sefer siz yırtıp atmış olursunuz. Dolayısıyla bunun sınırlarını aşmayan bir mesaj olabilir. O çağrının dışına taşan farklı bir şey olursa sürece zarar veren bir açıklama olur. Dolayısıyla o yola girilmez diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Bakan Tunç, İmralı’da yapılan görüşmede çekilen fotoğrafın yanında video çekilip çekilmediği sorusunu,”Orada fotoğrafı da çekildi videosu da alındı. Video tamamen devletin güvenlik ve istihbaratı açısından çektiği bir video” diye yanıtladı.
“İmamoğlu’nun ifadeleri kabul edilebilir değil”
Bakan Tunç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözleriyle ilgili açıklama yaptı. Tunç, “İmamoğlu’nun, Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik konuşmaları çok çirkin ifadeler.
Bu ülkenin Cumhurbaşkanına yönelik bir belediye başkanının o şekilde ifadeler kullanması gerçekten CHP adına da kendisi adına da bir talihsizlik. Sürekli kendisine karşı bir yargı tacizi varmış algısı oluşturmaya çalışıyor. Yargılandığı konular belli. Birisi Yüksek Seçim Kurulu üyelerine söylediği ifade. İstinafta devam eden bir süreç. ‘İstinaf niye karar vermiyor? Bir an önce karar versin.’
İstinaf ne zaman karar vereceğini sana sormayacak. Hem tarafsız ve bağımsız yargı diyorsun, hem de ‘benim hakkımda kararı çabuk ver’ diyorsun. Diğeri Ordu Valisine söylediği kelime. Buradan biz söyleyemiyoruz; ama o söylüyor. Yargıtay’da o davadan ceza almıştı. Para cezasına çevrildi. En son Esenyurt Belediye Başkanı ile ilgili soruşturma sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili ve Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili sözleri üzerine açılan dava, bir de diplomayla ilgili dava var.
Diploma ile ilgili de kimin şikayetçi olduğu ortada. Yargının yürüttüğü soruşturmaları hedef alarak, yargı mensuplarına yönelik tehditkar ifadeler, yakışıksız kelimeler kullanırsanız bu olmaz. Sizin savunmanız var, itiraz mekanizmaları var, kararların verildiği anda başvuracağınız başka yollar var. Burada özellikle yargının yürüttüğü soruşturmalar üzerinden bir mağduriyet algısı oluşturup, ‘beni engellemek istiyorlar’ gibi bir durumun içerisine giriyor” dedi