Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi’nde basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Tunç, ‘Terörsüz Türkiye‘ ve İmralı süreciyle ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Bakan Tunç’un açıklamalarında şu ifadeler yer aldı:
Silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı
• Çağrı, terör örgütü elebaşının kendi örgütüne silah bırakmasına yönelik. Çağrıda, terör örgütünün kendilerine göre zemin sağlayan hususların artık gerekçelerinin olmadığını söylüyor. Kongrenizi toplayın, örgütü feshedin, tüm gruplar da silah bıraksın deniliyor. Çağrı bu ve örgüte yönelik.
• İmralı’nın çağrısında bir şart söz konusu değil. Silah bırakma şartı yerine getirilmezse terörle mücadele devam eder. Devletin terörle mücadeleden vazgeçmesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Hatta çağrıda ateşkes olmadığı halde ateşkes sözüne karşı Milli Savunma Bakanımızın ‘Bunu kabul edemeyiz’ şeklindeki cümleleri de söz konusu. Buradaki hedefimiz ülkemizi terörden kurtarmak. 40 yıldan bu yana çok büyük kayıplar verdik, şehitler verdik, maddi kayıplarımız oldu.
• Bin yıllık kardeşliğimize bir hançer saplandı. Şimdi bu hançeri çıkardığımız zaman tabii bu yaranın iyileşmesi, o çıkarılan yerdeki iyileşmeyi sağlayacak gereklilikler ne olabilir? Onlar bu çağrının sonuç verip vermediğine bağlı hususlar. ‘Bundan sonraki adımlar ne olabilir’ şekilde şimdiden bir tartışma doğru değil. Bu sürecin akamete uğramaması lazım, bu hepimiz için önemli.
• İnsanlar gerçekten umutlu, heyecanlı. ‘Artık buralarda terör olmasın, çocuklarımız kaçırılmasın, hep beraber birlik, beraberlik içerisinde önümüze bakalım’ diyorlar. Hepimiz bunu istiyoruz. Demokratik siyaset kanalları açık o anlamda. Eğer çağrının muhatabı olumlu cevap verirse, Türkiye’de terör sonlandırılmış olur. Bundan daha önemli bir aşama söz konusu olamaz.
“Kişiye yönelik bir iyileştirme söz konusu değil”
Adalet Bakanı Tunç, terör örgütü elebaşı Öcalan’ın cezaevi şartlarına ilişkin soruya, “Kişiye yönelik bir düzenleme, bir iyileştirme söz konusu değil. Biz mevzuatımızda sürekli birtakım iyileştirmeler yapıyoruz” yanıtını verdi.
“Umut hakkı bizim mevzuatımızda yok”
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresinin 30, müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresinin 24 yıl olduğunu aktaran Tunç, şöyle konuştu:
• Bu yıllar dolduğunda kişi cezaevinde iyi halliyse tahliye olur. Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet varsa daha farklı bir durum söz konusudur. Burada ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası söz konusu. Ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşullu salıvermesinin olmadığına dair Ceza İnfaz Kanunu’nda özel bir hüküm yer alıyor. Şu anda bizim konuşacağımız konu, terörün kendini feshetmesi, silahları bırakması. Bizim şu anda tüm odaklandığımız konu bu.
• Terör örgütü elebaşı Öcalan’ın çağrısında herhangi bir şart, herhangi bir koşullu salıverme veya bir umut hakkı talebi söz konusu değil. Burada terör örgütü elebaşının örgüte yönelik bir çağrısı var. Burada muhatap devlet değil, muhatap örgüt. Dolayısıyla örgüt bunu nasıl değerlendirecek bunu hep beraber göreceğiz. Değerlendirilse terör bitmiş olur. Değerlendirilmezse de terörle mücadele devam eder.” dedi.
‘İmralı’da tecrit’ iddialarına açıklama
• İmralı’da tecrit söz konusu değil. Geçmişte de hep tecrit olduğu, sağlık durumunun kötüye gittiğini söylediler ama onların hiçbirisinin olmadığı, orada yanında başka mahkumların da olduğu, sağlık durumunun kötü olmadığı, bunların bir dezenformasyon olduğu ortaya çıktı. Hükümlülerin cezaevindeki şartları bellidir. Yani hükümlüye göre bir şart, ayrım söz konusu değil. Orada sağlık şartları, yeme, içme, barınma şartları hepsi mevzuatımıza uygun şekilde yürütülüyor.
“Videoyla, canlı bağlantıyla temas kurulamaz”
Adalet Bakanı Tunç, “Öcalan nevruzda görüntülü bir çağrıda bulunacak mı?” sorusuna, “Bizim ceza infaz mevzuatımızda hükümlülerin yakınlarıyla görüşebilmesi, dışarıyla nasıl temas edeceği belli şartlara bağlı. Mektup gönderebilir, telefonla görüşebilir. Bunlar mevzuatta olan hususlar. Ama bir videoyla, canlı bağlantıyla temas kurması söz konusu değil. Mektup gönderebilir. Hükümlüler mektup yazabilir, hükümlülere de mektup yazılabilir” yanıtını verdi.
“Mektup” konusunda henüz bir talebin bulunmadığına işaret eden Tunç, “Talep olursa mektup ile ilgili değerlendirme yapılabilir. Nevruzu kutlamak için bir mektup gönderecekse zaten o mektup bu çağrının ruhuna uygun olması lazım ki yoksa çağrının bir anlamı kalmaz. Çağrıyı bu sefer siz yırtıp atmış olursunuz. Dolayısıyla bunun sınırlarını aşmayan bir mesaj olabilir. O çağrının dışına taşan farklı bir şey olursa sürece zarar veren bir açıklama olur. Dolayısıyla o yola girilmez diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Bakan Tunç, DEM Parti heyeti ile Öcalan görüşmesine ilişkin ise “Orada fotoğrafı da çekildi, videosu da alındı. Video, tamamen devletin güvenlik ve istihbaratı açısından çektiği bir video” açıklamasında bulundu.