Türkiye’nin Arktik bölgesindeki Svalbard Takımadaları’nın statüsünü belirleyen Spitsbergen (Svalbard) Antlaşması’na resmen taraf olması heyecan yarattı. Yeni bir iş ve hayat umudu ile Avrupa’ya göç etmeyi düşünenler de merakla bölgenin iş imkanlarını ve nasıl olduğunu araştırmaya başladı.
Antlaşmaya taraf olan ülkelerin vatandaşları, Norveç egemenliğindeki Svalbard’da mülk edinme, ikamet etme, balıkçılık yapma ve madencilik faaliyetlerinde bulunma hakkına sahip oluyor. Türk vatandaşları ve şirketleri de artık bu haklardan yararlanabilecek. Türkiye, bölgede bilimsel araştırmalar yapmayı ve ekonomik faaliyetlerini artırmayı hedeflerken, Arktik Konseyi’ne gözlemci üye olma hedefine de yaklaşıyor.
Svalbard nasıl bir yer?
Norveç’e bağlı bir takımada olan ve Arktik Okyanusu’nda yer alan Svalbard’un yüzde 60’ı buzullardan oluşuyor. Ada nüfusunun yüzde 72’sini Norveçliler, yüzde 16’sını Ruslar ve Ukraynalılar, yüzde 12’sini de diğer ülke vatandaşları oluşturuyor.
Ancak Svalbard her ne kadar Norveç’e bağlı bir ada da olsa, Avrupa’yı temsil etmiyor. Bölgede yaşam koşullarının oldukça zor olduğu belirtiliyor. Buzullarla kaplı Svalbard’da kanalizasyon sistemi bulunmuyor ve sıcak suya erişim de sınırlı.
Ulaşım yalnızca kar motosikleti veya tekneyle sağlanıyor. Gıda fiyatları Norveç’ten iki kat daha pahalı. Adaya gelen sebze ve meyvelerin de genellikle bayat olduğu ifade ediliyor. İnternet erişiminini de oldukça pahalı olduğu öğrenildi. Öte yandan burada yaşamak Norveç ana karasında oturma hakkı da kazandırmıyor.
İş imkanları da bölge şartları nedeniyle oldukça kısıtlı.