Bilim insanları, yaşamı destekleyebilecek ve çok da uzağımızda olmayan, yeni bir ötegezegen keşfetmiş olabileceklerini düşünüyor. HD 20794 d adı verilen bu gezegen, sadece 20 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Bu gezegen, kendi gezegenimizin kütlesinin altı katı bir kütleye sahip ve yıldızının yaşanabilir bölgesinde yörüngede dönüyor. Ancak bilim insanları gezegen hakkında hala bazı bilinmeyenlerin olduğunu belirtiyor.
HD 20794 d’nin ne kadar yaşanabilir olduğunun belirlenmesi konusundaki en büyük zorluk, yörüngesinden kaynaklanıyor. Dünyamızın Güneş etrafındaki neredeyse dairesel olan yörüngesinin aksine, bu ötegezegen eliptik bir yörüngeye sahip olduğu için yıldızından uzaklığında kayda değer değişiklikler yaşanıyor. Bu değişim, aşırı sıcaklık dalgalanmalarına neden olabilir ve bu da koşulları bildiğimiz şekliyle yaşam için dengesiz hale getirebilir.
Bilim insanları bunun gezegenin iklimini nasıl etkilediğini ve sıvı suyun yüzeyinde bulunabilme ihtimallerini hala inceliyor. Sıvı su olmadan, bu ötegezegenin bildiğimiz şekliyle yaşamı destekleme ihtimali çok düşük olacaktır ancak henüz suyun varlığını (veya yokluğunu) doğrulamaktan çok uzağız.
HD 20794 d, yıllar süren titiz araştırmalar sonucunda keşfedildi. Gezegenin keşfini ayrıntılarıyla anlatan yeni makaleye göre, Dr. Michael Cretignier, Şili’nin La Silla Gözlemevi’nden arşivlenmiş verileri incelerken 2022’de gezegenin varlığına dair ilk kez zayıf bir sinyal tespit etti. Sinyal tespit sınırlarına çok yakın olduğundan dolayı, gezegeni doğrulamak için uluslararası bir araştırmacı ekibinin yirmi yıllık gözlem verilerini analiz etmesi gerekti. Çabaları sonunda bu ilgi çekici gezegenin varlığını doğruladı. Bu doğrulamanın ardından gezegen, göreceli olarak Dünya’ya yakın olması sebebiyle yaşamı destekleyebilecek bir ötegezegen arayışında en önemli adaya dönüştü.
Sadece 20 ışık yılı uzaklığıyla, bu gezegen bilinen en yakın Dünya benzeri ötegezegenlerden biri. Bu, onu ötegezegen atmosferlerini incelemeyi amaçlayan gelecekteki uzay görevleri için birincil aday haline getiriyor. Bilim insanları, yaklaşan uzay görevlerinde fırlatılacak olanlar gibi gelişmiş teleskopların gezegenin doğrudan görüntülerini yakalayabileceğini ve biyolojik imzaları (yaşamın varlığını gösteren kimyasal işaretler) tespit edebileceğini umuyor.
Elbette bu noktada, bu yakınlığın göreceli olduğunu bir kez daha vurgulamamızda fayda var. 20 ışık yılı, kozmik boyutta çok uzak olmasa da, hala ışığın 20 yıl boyunca seyahat ederek ulaştığı bir mesafe anlamına geliyor. Işığın saniyede yaklaşık 300.000 km veya saatte yaklaşık 1 milyar kilometre hızla seyahat ettiği ve insanlık olarak ulaşabildiğimiz maksimum hızın bunun karşısında ne kadar düşük olduğu düşünülürse, bu mesafeyi bizler için hala oldukça uzak olarak tanımlamak bile cömert olacaktır.
Araştırmacılar, HD 20794 d’nin ötegezegen keşifleri için önemli bir test vakası olabileceğini söylüyor. Bilim insanları, bu gezegenin atmosferini, bileşimini ve iklimini inceleyerek potansiyel olarak yaşanabilir gezegenleri belirleme yöntemlerini geliştirebilirler.