Genel Kurulda, bütçe üzerindeki konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye’nin hangi köşesinde olursa olsun meydana gelen her vakaya müdahil olduklarını belirtti.
Vakalardan etkilenenlere ivedilikle destek sağladıklarını dile getiren Göktaş, “Tüm hukuki süreçleri titizlikle takip ediyoruz. Mağdurların haklarının korunması, faillerin gereken cezayı alması için davalara dahil oluyoruz.” dedi.
Yeri geldiğinde verilen takipsizlik kararlarına da itiraz ettiklerini vurgulayan Göktaş, “Tüm davalarda Bakanlık olarak biz varız. Her aşamada mağdurların yanında oluyor, onlara gereken her türlü desteği sağlıyoruz. Narin kızımızın mahkemesinde onun canına kıyanların en ağır cezayı alması için mücadele eden biziz. Avukatlarımızın savunması herkes tarafından takdir gördü. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ihmali nedeniyle hayatını kaybeden 5 yaşındaki Eda Nur evladımızın ailesinin yanında da biz varız.”
İzmir’in Selçuk ilçesinde 5 kardeşin hayatını kaybettiği yangının ardından aileyi ziyaret ettiğini anımsatan Göktaş, “Gerekli tüm soruşturmaları ivedilikle başlattım. Bu olayda, her nerede bir ihmal varsa gereğini yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.” diye konuştu.
Niğde’de bir rehabilitasyon merkezinde yaşanan olayın ardından gerekli tüm soruşturmaları başlattıklarını, 16 personelin açığa alındığını, 26 personel hakkında da bizzat Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını aktaran Göktaş, soruşturma kapsamında 14 personelin tutuklandığını ve haklarında açılan davaya müdahil olduklarını bildirdi.
Çocukların haklarını korumanın ve onları her türlü siyasi manipülasyondan uzak tutmanın herkesin en asli sorumluluğu olduğunu vurgulayan Göktaş, şunları söyledi:
“Bu sorumluluğumuzu mağdur çocuklarımızın unutulma haklarını da gözeterek yerine getirmeye gayret ediyoruz. Milletvekillerimizin çocuklarımıza dair konuları takip ederken bu hassasiyetle yaklaşmalarını önemsiyorum. Kadınlar ve çocuklarla ilgili her türlü konu, siyaset üstü bir meseledir. Çocuklarımızın iyiliği için her türlü işbirliğine açık olduğumuzu, bana ulaşan tüm milletvekilleri çok iyi bilir. Samimi bir niyetle beni arayıp da ulaşamayan hiçbir milletvekilimiz yoktur. Ancak çocuklarımızın siyaset malzemesi haline getirilmesini kabul edemem. Çocuklarımızın, koruma adı altında suistimal edilmesine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak asla müsamaha göstermem. Gizlilik kararlarına rağmen onları ifşa edecek herhangi bir teşebbüsü iyi niyetli göremem. Bizim bu konuda tek bir amacımız var, üstün yararı ilkesini gözeterek çocuklarımızın mümkün olan en iyi şartlarda korunmasını ve bakımını sağlamak.”
“Herkesin dönüp kendi karnelerine bakmalarını öneriyorum”
Göktaş, kadın hakları konusunda büyük mesafe katettiklerini belirterek, çok yakın bir zamana kadar Türkiye’de kadınların başörtüsü nedeniyle eğitim haklarından mahrum bırakıldıklarının, yasakçı ve vesayetçi zihniyet yüzünden eğitim, istihdam ve temsiliyet haklarından uzaklaştırıldıklarının altını çizdi.
Kadın haklarından dem vuranların, yıllarca bu adaletsizliklere sessiz kaldıklarını, kız çocukları ve kadınların, yıllardır terör örgütlerinin kirli emellerine feda edildiğini ve geleceklerinin çalındığını dile getiren Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllardır bunlara göz yumanlar, nasıl aynı zamanda kadın yoksulluğundan, kadın hakkından bahsedebiliyor? Kadınlar hakkında bizi haksız ithamlarla hedefe alan vekillerimize, biraz da Diyarbakır annelerinin seslerine kulak vermelerini öneriyorum. Sizin nazarınızda onlar kadın değil mi? Herkesin dönüp kendi karnelerine bakmalarını öneriyorum. Bu ülkede kadınlar için verilen mücadelede kimlerin nerede durduğunu milletimiz gayet iyi biliyor. Bu vesayet düzeniyle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan mücadele etti, bu yasaklara son verdi. Eğitimden sağlığa, siyasetten akademiye, adaletten kültür ve sanata hayatın her alanında kadınların önündeki yasakları ve engelleri teker teker kaldırdık.”
Bugün kadınların, her alanda söz sahibi olduklarını ifade eden Göktaş, “Bu elbette, hedeflerimizin tamamına ulaştığımız anlamına gelmiyor. Ancak yasaklarla bize yıllar kaybettirenleri de tarih asla unutmayacaktır.” dedi.
Kadın konukevlerinin doluluk oranının yüzde 70 olduğunu dile getiren Göktaş, “Yerel yönetimlerin de kadın konukevi açma zorunluluğu var. Bakıyoruz, sizin belediyeleriniz kadın konukevi açmak bir yana, açılmış olanları da kapatıyor” diye konuştu.
“Adil bir biçimde mülakat yaptık”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bazı sivil toplum örgütleriyle yapılan protokollere ilişkin eleştirilere cevap verdi.
Bakanlığının 2024 yılı bütçesinden kar amacı gütmeyen kuruluşlara 5 milyar 895 milyon lira civarında bir ödeme yapıldığını ifade eden Tekin, şu açıklamalarda bulundu:
“UNESCO gibi dahil olduğumuz uluslararası kuruluşlara bakanlığımız bütçesinden yaptığımız ödemeler var. Türkiye Maarif Vakfının yurt dışında bayrağımızı dalgalandırdığı okullarımız için yaptığı inşaat ve personel giderleri var. Bunun dışında sivil toplum örgütlerine ve meslek kuruluşlarına Bakanlığımız bütçesinden para aktarıldığını iddia edenler varsa bu çarpıtmadır. Biz belediyeleriniz gibi merkezi bütçeden ayrılan paralarla konser yapmıyoruz. Biz tamamen eğitim öğretim için harcıyoruz. Bir tek kuruş başka bir yere para aktarmadık. TOBB, ticaret odaları, sanayi odaları veya başka meslek kuruluşlarıyla yaptığımız protokollerin hiçbirinde bütçe ayıracak bir protokole imza atmadık, atmayız.”
Kapatıldığı ifade edilen köy okullarına ilişkin Tekin, bir öğrencisi dahi olsa talep gelmesi halinde bu okulları açmaya hazır olduklarını ifade etti.
Öğretmen alımındaki mülakatlara yönelik ise Bakan Tekin, “Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde adil bir biçimde mülakat yaptık.” dedi.
Konuşmaların ardından Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıkları ile bağlı kurumların 2025 yılı bütçeleri TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, birleşimi, saat 11.00’de toplanmak üzere kapattı.